M.Ö 50.000’den X yılına dek portrem

Meret Oppenheim
Çev: Sevinç Çalhanoğlu, Selcan peksan

Sarp bir mağarada ayaklarım bir sürü adımla
yuvarlatılmış taşların üzerinde duruyor. Ayı etini
keyifle yiyorum. Karnım ılık bir okyanus
akıntısıyla yıkanıyor, lagünlerde duruyorum, bakışlarım
bir şehrin kızıl duvarlarına değiyor. Kollar ve kaburga, pulları
sıkıca örülmüş deri bir zırh içinde sıkışmış. Ellerimde beyaz
mermerden bir kaplumbağa var. Düşüncelerim, arı kovanı gibi
kafamın içine doluşmuş. Onları daha sonra yazacağım.
İskenderiye yangınında kütüphanedeki yazıt da yandı. Beyaz başlı
siyah yılan Paris’te bir müzede sergileniyor. O da bir gün yanacak.
Düşünülmüş her bir düşünce büyük ruhkürede yeryüzünü turlar.
Yer çatlar, ruhküre patlar, düşünceler evrene dağılır ve yaşamları yıldızlarda
devam eder.

self portrait from 50.000 B.C to X

My feet stand up on stones rounded
by many steps in a craggy cave. I let
myself enjoy the bear meat. My belly
is bathed by a warm ocean current, I
stand in the lagoons, my gaze lands on a city’s
reddened walls. Arms and ribcage are stuck
in armor made of tightly sewn leather scales.
In my hands I hold a turtle made of white
marble. My thoughts are shut away
inside my head as in a beehive.
I’ll write them down later. The script was burned
when the library at Alexandria burned. The
black snake with the white head is located in
the museum in Paris. It too will burn. Each and every
thought that has ever been thunk rolls round the earth
in the great spiritsphere. The earth cracks, the
spiritsphere bursts, thoughts disperse in the
universe, where they on other stars
live on.