kulaktan kulağa
Tonight No Poetry Will Serve
Adrienne Rich
Saw you walking barefoot
taking a long look
at the new moon’s eyelid
later spread
sleep-fallen, naked in your dark hair
asleep but not oblivious
of the unslept unsleeping
elsewhere
Tonight I think
no poetry
will serve
Syntax of rendition:
verb pilots the plane
adverb modifies action
verb force-feeds noun
submerges the subject
noun is choking
verb disgraced goes on doing
now diagram the sentence
Sevinç Çalhanoğlu
Bu akşam şiirle hatırlanmayacak
Adrienne Rich’den esinle
çıplak ayaklarınla
uzun bir yürüyüşten gelmenle ilgisi yok bunun
o akşam dolunaymış
senin ipek kirpiklerin varmış
uzanıp izlemeye dalıyorsun
yıldızların göze batmayan dağınıklığında
sabah fark ediyorsun
uyumadığın gecelerin de uykusunu çektiğini
rüyalar
öyle
şiirle
yetinmeyecek
bir dizi saçmalık
uçağı düşüren fiil
zarfın bir suçu yokken
zorla ele geçiriyor
akla gelebilecek tüm isimlerin gücünü
tek bir hamle varsa çiz
isimlerin yüzerek yüzeye çıkma şansını
sen fiili rezil ederken
cümle düşünür kara kara
bu rezaleti ortaya çıkarmanın
bir yolu var mı
Selcan Peksan
Akşamı kimse
Adrienne Rich’in izinden giden Sevinç’in izinden
çıplak ayaklarınla geldin bize
iz bırakan yürüyüşün uzadı
yeryüzünde unutulmamak
unuttuklarını onurlandırmak istedin, bir damla yaş
kirpiğinin ucuna yavaşça ilerledi ve kozasını ördü
evinden kilometrelerce ötede
gerçek, birdenbire ışığını parlatıyor
sanki zihnimize bu ağır,
fil gibi yorgan örtülmemiş
saçlarının dağınıklığında sığırcık yuvası yokmuş
gibi uyumadıkça uyumadığını
biz ona uymadıkça
şiir
bize
benzeyecek
şiirin orta yerinde fil
bir dizi, saçmalarla parça parça
ilerliyor tuzakların tiz sesine
hendekler, cam kırıkları, yalpalayarak
bu dizeyi kim hazırladı böylesine titizlikle
uyumadıkça uyumadığını sırtlanan biri
diyor fil boğulmadan hemen önce
sen, çıplak ayaklarınla kırıklar üzerinde
soruyorsun
hiç değilse yavrusunu kurtarmanın
bir yolu yok mu
Petek Sinem Dulun
Kuş ağacında akşam sesleri
Adrienne Rich’in izinden giden Sevinç’in izinden giden Selcan’ın izinden
Orman yolundaki kırıntılar
Yetim çocukların çatallanan sesleriyle havalanıyor
Dışarda kalan kimi hayvanlara güveniyor onlar
Salyangozların ıslak adımlarında ışıltılı bir mucize arıyorlar
Gölde kurbağa avlayıp, topraktan solucan çıkarırken
Yoldan geçenlerin ezici bakışlarına sığınıyorlar
Uzaktaki evlerin sarı ışıkları karanlıkta göz kırpar
Davetleri camlardaki buğu düğümlerine yapışır
Tozlaşma bir yerleşim biçimiyse
Sığırcıklar o buğularda sıkışır
Cam kırıkları bizi bulamadan
Yatağın altındaki canavarlara çekilirler.
Unutmamak gövdemize oturan fil
Yün yorganlara sarıp üstünü örttüğümüz
Herkes için bir uzak türküsü var
dünyaya kalp olarak gelmiştir kimi varlıklar
onların sesini şiirle duyabiliyoruz
kadınlar çocuklarla el ele tutuşuyor
ihtimam dildibinde.
fil bizi boğmadan önce
nefis kelimesinin cazibesini konuşuyorduk
rüzgârın ve manzaranın şiirsel performansı
kuşların yerel müziğidir belki
kar kristalleri beliriyor yüklükte
gökyüzünü kesen çığlık
boşluğa bırakıyor bizi
-sadece izlediler-
seslerin çatıları üzerimize devrildi
Burada sabah ağır bir uykuda
Hafif bir esintiyle üstümüzü açıyor
Cenazeyi kim kaldıracak, diye soruyor biri.
Nefesini tutarak çıkıyor oyundan biri.
Ece Eldek
Bir süredir, bir gece
Adrienne Rich’in izinden giden Sevinç’in izinden giden Selcan’ın izinden giden Petek’in izinden
Bir süredir
Sözlerimi dizemiyorum
Başka bir dilde konuşuyorum
Kelimeler çok kısa ve panik ve hızlı
Kendi dilini yaratmış
Bir dakikaya bir sürü kelime sığdırıyorum
Kimse anlamıyor önce
Kelimelerin her defasında tekrar ve tekrar
icat edildiğini düşünüyorum
Yeni bir ben yaratmak için çok mu geç
Yeni bir ben’in dilini yaymak için acele etmiyorum
Sen fiil diyorsun, ben fil diyorum
Sen fil diyeceksin, ben kil diyeceğim
Kil, fil olmadan önce mi sonra mı fiil-di
Kelimeler çok kısa ve panik ve hızlı
Nereden kaçıyorlar
Nereye gittiklerini umursamıyorum
Afallıyorlar
Panik ve hızlılar
Konuşmayı unutuyorlar
toplum ve ayna
Kelimelerim çok uzağa gidemiyor
Onları özgürleştiremeden
Bunun bir sorun olduğunu düşünüp
Sona fiil’imi ekleyip
Fil’i tüm varlığıyla olduğu yerde bırakıp
Kil’imi bir vitrinde sergilemek için orada yoğurup
Beni düzenliyorum
Kelimelerimi düzenliyorum
Düşünüyorum
Bildiğim gibi konuşup
Bir süredir
Sözlerimi diziyorum