Kelime Çemberi
Sevinç Çalhanoğlu, Selcan Peksan, Ece Eldek, Petek Sinem Dulun
Bu şiirler bir atölye buluşmasında ortaya çıktı. Hicret Aydoğar Gülsaçan ile yakında yayımlanacak ‘Yazmak İçin Yazmak Gerekir’ adlı kitabındaki bir oyunu deneyimlemek için bir araya geldik. Herkes, seçtiği bir şiir kitabıyla katıldı bu oyuna. Bu kitapların sınırlarında ilerlemek hem ilham vericiydi hem de zorlayıcı. Her kurallı oyunda olduğu gibi, bu oyunda da süre önemliydi. Egzersiz için özel olarak hazırlanmış bir çember yönergemiz oldu. Çemberde yer alan kelime grupları sırasıyla şöyleydi:
gürültülü – sessiz
hareketli – yorgun
içimi ısıtan – üşüten
ıslak – kuru
aşık olduğum
hayvan – doğa
kısa – upuzun
neşeli – üzgün kelimeler
Her yönerge verildiğinde, kelimelerin çağrışımlarına doğru yürüdük, aslında çekildik. Bu şekilde kelimenin bizi bulması daha anlamlıydı belki de. Bütün kelime gruplarını doldurduğumuzda elimizde bir kelime heybesi vardı. Zaman daralırken, oyunun bir sonraki aşaması, bu kelimelerle bir şiir oluşturmaktı. Kelimeleri gelişigüzel ve isabetli kullanmak yalnızca o anki sezgilerimizin işaretiyle mümkündü.
Bu çalışma, esasen seçtiğimiz kitaplarla ilişkimizi derinleştirmemizi sağladı. Daha önce okuduğumuz, sevdiğimiz ya da geride bıraktığımız bir şiirle yeniden ve bambaşka bir yerden ilişkilendik. Egzersizin sonunda, şairlerin kendi kelimeleriyle yeni şiirlere yön verirken, tedirgin ama istekli adımlarla beraber dolandık.
Seçtiğimiz kitaplar:
Petek: Dalgalar x ( Ferah Doğan, Epona Kitap, 2024)
Selcan: Lady Papa (Fatma Nur Türk, 160. km, 2021)
Ece: İnsandan Sonra (Selcan Peksan, NOD Yayınları, 2020)
Sevinç: Boşluklara Doğru İlerleyelim ( Didem Gülçin Erdem, Edebi Şeyler, 2019)
Sevinç Çalhanoğlu
Dönüş Yolu
kış geceleri
poşet
göğün altında
taşra
dahil
sevgiliniz
uzun
kenar
az
dönmek
kadınlık yosun yokluktan kalanların
canım burnumda
büyümeyecek
toprak
çiçeğe
semt pazarında
yuvarlanan
onunki
ağzım
orman
üzülmek
değiliz
Selcan Peksan
Yeni ağız
Kanatlar çırpıldığında yüzleşiyorum
hafif sonlar, diş izleri, hesaplaşmalar
kafamda kısa boynuzlu Viking torunları
hipopotamın koca ağzı
Isparta halısı üstünde tozlanmış
ter, bulaşık, cami hoparlörü
kafamda böyledir
Günlük hayat içinde fosilleşme
mutfak fayansları, kurt adamlar
kafamda böyledir diye
devam ettim
dünyalıyız biz de muz çorap sevenler,
vites değiştirirken aydınlık
Öldüğümde
bacaklarımdan akan
ağır çekim bacaklarımdan akan
sütün içinde kuş horozu
yeni bir ağız istemişti
kafamda böyledir
kayıp bir ülke belki
gizlini saklını korkmadan
gerçek dalgalar arasına çarpıyordu
Parmak ucumda kuş kuş kurumkuş,
nehirler gibi,
toprağa gömeyim
Ece Eldek
Uzay anı
ha
ha
ha
çürüme ânı
en sevdiğim eşya, anı
120000 yıl sonra rutubet
göçler, savaşlar, ırkçılık
tutanak tutanak yüzyıllar
zulm, yağma ve talan
bıçaklar, köprüler, kablolar
tükenecek
120000 yıl sonra dünya ölür
tohum ölür
insanlık ölür
tarih geride
somon mavide
masal kağıtta
uzay anıda
deniz toprakta
çağ yolda
ucuza yiyenler dünyası
patates bahçesi
iyilikler alemi
küsler tükendi
beton geçmişti
Dünya kasasında 120000 yıl sonra
protesto tarihinin direnişi
evler, hisler, uykular, ihtimaller, iyilik
ilaçtı
Petek Sinem Dulun
Dalga boyu
Düşen şeyler henüz düşmemişken
İnandılar buradan çıkmaya
Sanki başka bir dil orada değilmiş gibi
Beklenen konuşarak unutmak
Beklenen konuşarak bağlamak ağaç kabuklarını
Taşınan iki şey arasında sütunlar dağılmayacak
Çözülmeyecek, bozulmayacak
Uzaktaydım. Yer açılmış mı?
Belki fısıltı çoktan kayboldu
Başka bir gerçeğe dönüşmek mümkündü.