Dibe Kadar

Ayaz Muratoğlu

File bin,
dizlerini kır, döndür,

ortadan kenarlara doğru düşünme—
anlamı çözülüyor, köşeden zıplayıp

gökyüzü görünüyor.
Cam kırılmış, yağmur değmiş—

senin yan sokağının yapıştırdığı limonlar
tepeden aşağı sarkar.

Şu duşun hatırladığı
hikâyelerden birini anlatır mısın,

bıktık, sıkıştık, unuttuk.
Bir şey mi söylüyordun?

Bir hikaye mi, bir yalan mı,
dolaşan, dağıtılmış bir şeyden

mi bahsediyorsun?
Pencereden aşağı yuvarlanır,

toplam toplarımın renkleri
saçılır, farklı bir yere

gider. Unutma şimdi—
kaydetmekle oyalanma

düşünme
duşa girme

oraya bakma

yanlış denize girmişsin
miştin

yani
kapının kenarına koydum

taktım
uzandım

uzattım
yazdım

koydum
kestim

bak—
koruyayım seni

bırakayım
evet bıraktım bırakacağım

hani bırakacaktın?
hani?

yanlış mı anlattığın bana?
doğrusu nereye kaçmış?

oradan dönme
başka bir şeyi yakala

yıp
sokağa dön

ve özür dileyerek
aff

edileceksin

söz

bakarsan kapı açılır
çerçeve döner

arka bahçede bir kâse koyar mısın
masaya

gölgeler azalıyor

yok

gölgeler büyüyor

parça parça

yağmurun umudundan
umutsuzluktan

koparılıyor
düşüyor

çocuk masada oturup
kendini fazla dinliyor