Dibe Kadar
File bin,
dizlerini kır, döndür,
ortadan kenarlara doğru düşünme—
anlamı çözülüyor, köşeden zıplayıp
gökyüzü görünüyor.
Cam kırılmış, yağmur değmiş—
senin yan sokağının yapıştırdığı limonlar
tepeden aşağı sarkar.
Şu duşun hatırladığı
hikâyelerden birini anlatır mısın,
bıktık, sıkıştık, unuttuk.
Bir şey mi söylüyordun?
Bir hikaye mi, bir yalan mı,
dolaşan, dağıtılmış bir şeyden
mi bahsediyorsun?
Pencereden aşağı yuvarlanır,
toplam toplarımın renkleri
saçılır, farklı bir yere
gider. Unutma şimdi—
kaydetmekle oyalanma
düşünme
duşa girme
oraya bakma
yanlış denize girmişsin
miştin
yani
kapının kenarına koydum
taktım
uzandım
uzattım
yazdım
koydum
kestim
bak—
koruyayım seni
bırakayım
evet bıraktım bırakacağım
hani bırakacaktın?
hani?
yanlış mı anlattığın bana?
doğrusu nereye kaçmış?
oradan dönme
başka bir şeyi yakala
yıp
sokağa dön
ve özür dileyerek
aff
edileceksin
söz
bakarsan kapı açılır
çerçeve döner
arka bahçede bir kâse koyar mısın
masaya
gölgeler azalıyor
yok
gölgeler büyüyor
parça parça
yağmurun umudundan
umutsuzluktan
koparılıyor
düşüyor
çocuk masada oturup
kendini fazla dinliyor