dalgalar x’ten fragmanlar

Ferah Doğan

BİR ŞEYİN DİĞERİNE GÖÇÜ, GÖÇEN ŞEY OLMAK, BİR ŞEYDEN BAŞKA BİR ŞEYE, TAŞINAN ŞEY OLMAK, BU HAREKETTE TAŞINAN ŞEY, BU GÖÇTE, BU TAŞINMA SIRASINDA, BU ARADA TAŞINAN ŞEY, BİR ŞEY DİĞERİNE GÖÇ ETTİĞİNDE TAŞIDIĞI ŞEY, DOLAŞTIĞI ŞEY, BU YÜK — ÇOK ŞEYİ AZ ŞEYE TAŞIRIZ. KARMAKARIŞIK, BAĞLARI ZAYIF BU ŞEYLER ARASINDAKİ GÖÇTE, İKİ ŞEY DE DİĞERİNDEN YÜK ALIR, BİR ŞEY ALIR, BİRBİRLERİNE BENZEMEYE, BİRBİRLERİNDEN BİR ŞEY TAŞIMAYA BAŞLARLAR, TAŞINAN BU ŞEY BENZERLİKLER YARATIR. BİR DUYGU BAŞKA BİR DUYGUYA TAŞINDIĞINDA, BİR İNSAN DİĞERİNE GÖÇ ETTİĞİNDE, BİR KELİME BİR DİĞER KELİMEYE GÖÇ ETTİĞİNDE, BİR NESNE BAŞKA BİR NESNEYE GÖÇ ETTİĞİNDE, BİR EYLEM BİR NESNEYE TAŞINDIĞINDA, BİR DUYGU BİR EYLEME TAŞINDIĞINDA, BİR DÜŞÜNCE BİR DİĞERİNE TAŞINDIĞINDA MELEZLENİR. ARADA TAŞINAN O ÇOK AZ, O ÇOK AZ ŞEY, O ULAMA, O SIÇRAYAN ŞEY, BU YÜK BELKİ DE MAYADIR.
/GÖÇMENİN GETİRDİĞİ ŞEY, ALTI ÇİZİLİ BOŞLUK

Keşke kimse kimseye davranmasa. Herkes denizanası gibi kendiyle ve hayatıyla ve uzayıyla dans etse.
Hareketlerinde harmoni var. İçe dışa. İçe dışa. İçe dışa. İçe dışa. Ve çevresindeki suyla birlikte. Onla akarak, dalgalanarak, dalgalanarak, açılıp kapanarak

OCAK GAZ KAÇIRIYOR SANKİ. GÜNLERDİR BU KOKUYU DUYUYORUM VE YANILDIĞIMI DÜŞÜNEREK KENDİMİ KANDIRIYORUM. OCAK GAZ KAÇIRIYOR VE BEN KENDİMİ KANDIRMAYI TERCİH EDİYORUM. BANYO TAVANI KABARDI. ÜST KATTAN SU ALIYOR. DAHA ÖNCE EN AZ 3 KEZ YAPILDI AMA YAPILAMADI, ŞİMDİ TEKRAR YAPILMASI GEREKECEK Kİ BURASI ARA KAT BİR DE ÇATI KATI OLSA NE OLURDU? OCAK GAZ KAÇIRIYOR, PENCEREYİ AÇIYORUM AMA TAMİR EDECEK BİRİNİ ARAMIYORUM.

Gerektiğinde duruyoruz. O da durdu. Ben de durdum ve onu durdurmaya çalışıyorum. Ona yetmiyor. Neyin önemli olduğunu ya o ya ben karıştırıyoruz.

HAYAT İNSANLARI TOPLAR. BİR ARAYA KOYAR. İNSANLAR. DUYGU ÜRETİP DURURLAR. İSTEKLER. ARZULAR. VE NEGATİF KÖŞELERİ. HAYAT DİYE BİR KÖŞE İŞTE ÇOĞU. HAYAT DİYE BİR KÖŞE ÇOĞUNDA, DURURLAR. SAVRULANLAR. ESENLER. ORADAN ORAYA. ORADAN ORAYA. ONLAR DAHA ÇOK YAŞIYOR TABİ. DAHA ÇOK YAŞIYORLAR. DAHA ÇOK YAŞARKEN. DAHA ÇOK GÜN. VE IŞIK. DAHA ÇOK GÜN VE IŞIK. DAHA ÇOK YAĞMUR VE KAR. DAHA ÇOK RÜZGAR VE SOKAKLAR. DAHA ÇOK KARŞILAŞMA VE DENİZ. DAHA ÇOK KAHVE VE SİGARA. DAHA ÇOK.
BU TEK AÇIDAN BAKILABİLEN BİR ŞEY DEĞİL. BELKİ SADECE DUYGULARDIR BUNLAR. SADECE DUYGULARDIR. AMA GENE DE TEK AÇISI VAR BUNUN. TEK KAPISI. TEK AÇISI. TEK KAHRAMANI. TEK KİŞİNİN ÖYKÜSÜ. TEK BAŞINA. TEK BİLDİĞİ ŞEY. KENDİ ANLADIĞI. OYSA HAYAT KARMAKARIŞIK. AMA ZATEN. NE OLSUN Kİ. KENDİ HAYATIM ANCAK. KENDİ ANLADIKLARIMIN SINIRLARI. SINIRLADIĞIM ANLAM. SINIRLADIĞI BİR ANLAM ÇIKARIYOR BUNDAN. DÜNYA BÜYÜKTÜR. HAYAT BÜYÜKTÜR. SIĞMAZ HİÇBİR ŞEYE. HEP TAŞAR. HEP TAŞAR. DİĞERİNE. BAZI ŞEYLERLE ANLATIYOR KENDİNİ, YAĞMURLARLA, FIRTINAYLA, RÜZGARLA. VE DALGALARLA VE ÇAMURLA VE TRAFİKLE. GENELLEMEYECEK. HAYATIN KENDİNİ ANLATMASI, ŞEHİR HATLARIYLA, OTOBÜSLERLE VE DÜKKANLARLA, SAKLADIĞI VE ATTIĞI ŞEYLERLE. HİÇBİR ŞEYE BAKMAMAK EN İYİSİ. HAYATA, BUYSA İŞTE, BAKMAMAK. OYSA. TAVANIN FOTOĞRAFINI ÇEKİP ONA ATIYORUM. TAVAN SU ALIYOR.

Herkes kendi öznelliğiyle hareket ediyor ve dağılan mürekkep gibi öngöremeyeceği bir şeyi çiziyor suda, hayatı, küçük şeylerden büyük sonuçlar çıkarmak mı bu, dağılmak mı, mürekkep balığı gibi, denizi açmak, denizi açmak, dağılmanın sonsuz biçimleri ve yolları vardır ve dağıldığında ancak, ancak dağıldığında, kendinden büyük bir şeye, denize, denize karışabilir, kendin olmayı, kendin kalmayı ama daha büyük bir şeye bağlanmayı becerebilirsin. Belki. Dağıldığında ancak, havaya, koyu bir sessizliğe ve sise, dalgaları açmak için, dağıldığında ancak, dağıldığında, daha geniş bir şeye, daha az ama daha yoğun bir şeye bir etki, bırakabilirsin. Dağıldığında ancak kendin olmaktan çıkabilir, kendini başka bir şeye çevirebilirsin. Dalgalarla. Dağıldığında başka şeylerin nüfuz etmesine, nüfuz etmeye, değişmeye ve anlamaya ve anlayamayacağın şeyleri hissetmeye, hissettiklerinle tuhaf bir acıya bağlanmaya, bir dikene, mercanlara, yosunlara ve bu acıdan, insan kalmanın acısından, açmaya, açılmaya, çürümeye ve yaşamaya ve çürümeye ve denize

Eşyayla aramda bir şey var. Belli bir konuşma biçimi. Kapıyı belli bir biçimde açıyorum, sifonu belli bir biçimde çekiyorum. Belli ve aynı tarzda kullanıyorum onları ve bazen başka bir biçimde kullanan biri olduğunda, kapının kilidi bozuluyor, sifon işlemez oluyor. Musluğa bir şekilde davranıyorum ve o buna alışık, pencere kollarını aynı şekilde kullanıyorum, açmanın ve kapamanın o öznel yolunu biliyorum. Eşyalar onlara davranma biçimime alışıyor. Ben onları, onlar beni öğreniyor. Başka biri başka bir biçimde davrandığında tepki veriyorlar. Kilidi açmanın o ince yolunu biliyorum. Bir fermuarı kapamanın, bilgisayara bir şey yaptırmanın, su pompasını kullanmanın dili aramızda kurulmuş, bazıları nasıl arabalarını çalıştırmayı biliyorsa öyle, fırında kullandığım belli bir ısı var, benle uyumlanan ya da uyumlanmayan eşyalar var, termos belli bir biçimde çalışıyor, şarj aleti belli durumlarda, eşyayla bu dili kuruyoruz, birbirimize alışıyoruz, bu bana çok garip ve güzel geliyor.

Tabaklar, sandalye, merdiven ve evdeki her şey bana alışık. Halının ne zaman karardığını biliyorum, perdenin ne zaman yorgun göründüğünü, çakmağın ne zaman vazgeçtiğini, tavanın ne zaman su aldığını, gözlüklerimin açısını, o açıdan bakmayı, çekici nasıl kullanacağımı, çiviyle ne yapacağımı, çiviyle duvar arasındaki direnci, çekiç, çivi ve duvar arasındaki gerilimi ve o mükemmel anı, perdenin fırladığı ve düştüğü anı, fazla dolu ya da boş bir çamaşır makinesinin seslerini, bir tişörtün ya da kazağın iyi ve kötü anlarını, bir ayakkabının bıktığı ya da sokakta neşeli olduğu zamanları, saatlerin artık hep doğru olmasını, artık bizim dışımızda bir merkezden ayarlanmalarını, yatağın, koltuğun davranışlarını, tepkilerini, fanın karakterini, zorlandığı ve hafif olduğu anları, evin havalanmak ya da ısınmak istediği zamanları, duvarların boya istemesini, eşyaların da hep bir ilgi istemelerini, bu onlara duygular yapıştırmak mı, duygularımı onlara yansıtmak mı, sanmam ki bu kadar olsun.

Kazağın bir dili var, benle kurduğu bir ilişki, eşyaların daha iyi olduğu ve olmadığı yerler, artık işlevden kaçtıkları ya da çok yakın, entim, sevgili oldukları durumlar var ve devam etmedikleri, istifa ettikleri zamanlar, gitsin istedikleri insanlar, karışık ve şiddetli duyguları aldıkları ve yansıttıkları durumlar var, bir kapının çarpması, dayanamadıkları yerler var, bir camın kırılması, sevmek ve bıkmak var, yorulmanın ve ihmal edilmenin bilgisi var onlarda, onlara da karışmak gerekiyor, oldukları şeye, onlarla işlemek, birlikte davranmak. Onlardan bana geçen şeyler var, benim onlarda öğrendiğim şeyler. Belli yerlerde tutuyoruz onları, konularına göre kümeleniyorlar, çöp kutusu mutfakta. Lamba köşede. Sokakta bulduğumuz oyuncak zebra pencerenin önünde. Kablolar dağınık ve yerde. Onların haline bakıyorum, onlarda bir şeyi izliyorum, taklit ediyorum ve onlar benim için, bende bir şeyi korumak ve tamir etmek için hareketsiz ve beklemede. Donmuş. Hiç kımıldamadan, hiç değişmeden, hep aynı yerde. Bana bir sürekliliğin sözünü vermişler gibi. Bu süreklilikle yatışacağım sanki.

Bana duygular öğretiyorlar. Ben hareketler, jestler geliştiriyorum. İmkanlarına ve kullanımlarına göre jestler ve hareketler kuruyorum. Bunları düşünmeden yapıyorum, onların sınırlarında, sınırladıkları şeyle bir hareket şekilleniyor. Koltuğun biçimlendirdiği oturma biçimleri, masanın yarattığı jestler var. Telefonda konuşmanın ve klavyede yazmanın hareketleri var. Yatağın imkanlarına göre uyumak, merdivene göre adımlarını ayarlamak, ketılın öğrettiği bir şey var, tornavidanın işlediği belli bir biçim, kapakları açmak kapamak bir şekilde, sıcak suyun yönü var, kornişlerin çalıştığı bir biçim, matkap bekler, şarabı bir biçimde açmak zorundayım, parkelerin daha çok kirlendikleri yerler var, bıçakları yerleştirmem gereken bir biçim, kumaşların rüzgara tepkisi var, dolaplar bir yere kadar izin verir, ayakkabılar bir yerde katılaşır, bazıları kırılır, eşyaların sınırları var, sınırlarını aştığında tepki verirler. İyi ve sakin hissettikleri zamanlar ve insanlar var. İnsanlardan aldıkları vibela telaşa ya da kaosa girdikleri durumlar, neşeli oldukları, canlandıkları ve huzursuz oldukları zamanlar var. Bu benden onlara, onlardan bana geçiyor. İnsanlardan onlara, onlardan bana, benden yine onlara.

HER HAREKET, DEVREDEN HER HAREKET
DEVREDEN HER ŞEY, İNANILMAZ BİR HIZLA.
ASLINDA HIZLA DEĞİL YAVAŞLATILMIŞ GİBİ
HIZIN İÇİNDEKİ YAVAŞ SKALADA, BİR JEST
ÇOK YAVAŞ, O KADAR YAVAŞ Kİ HAREKETİN NE OLDUĞUNU SEÇMEK İMKANSIZ.
O ARADA, KALDIĞIN YERDE, HAREKETİN ASKIDA KALDIĞI YERDE, HAVADA, BOŞLUKTA, BİR ŞEYDEN BAŞKA BİR ŞEYE GEÇERKEN, BİR ŞEY BAŞKA BİR ŞEYE DÖNÜŞMEK ÜZEREYKEN, İKİSİNİN ARASINDAKİ BU YERDE, ARADA KALAN, KAYIP, KAYBOLAN, O NOKTADA, BİR HAREKET BİR ŞEYE DÖNÜŞECEKKEN, DÖNÜŞMEDEN ÖNCE, ARADA, İKİ ŞEY ARASINDA, ORADA, O BELİRSİZ YERDE, İKİ ŞEY ARASINDA, NE BİRİ NE DİĞERİYKEN, DAHA BİR TARAFA DÜŞMEMİŞKEN, TAŞINAN BU ŞEY, X.

Bir şeye dikkat çekmek için ne yapmak lazım. iki L mi kullanmak lazım, yoksa viski mi içmek, bilmiyorum.

KALBEN KAÇMAYI, BURAYA KAÇMAYI, SEVİNCE KAÇMAYI, BURAYA KAÇMAYI, ŞİMDİ NE KADAR ZORSA, BU BOŞLUKTAN KELİMELERİ ÇIKARMAK, BOŞLUKTAN, BEYAZ SAYFADAN KELİMELERİ ÇIKARMAK, OLMADIĞI YERDEN ÇIKARIP OLDURMAK, BAZEN NE KADAR ZOR VE BAZEN NE KADAR KOLAY, HİSSETTİĞİNDE KOLAY, DÜŞÜNDÜĞÜNDE ZOR, DÜŞÜNMEDİĞİNDE KOLAY, HİSSETTİĞİNDE BOŞLUKTAN GELİYOR. BOŞLUKTAN GELİYOR. ÇEKE ÇEKE ÇIKARIYORUZ ONU. BOŞLUKTAN MI BU, YOKSA BU BOŞLUKTAN BAŞKA ÇEVRİLEMEZ ŞEYLERİN OLDUĞU, ÇEVRİLEMEZ ŞEYLERİ DİLE ÇEVİRMEYE ÇALIŞIRKEN, OLMAYANI, HENÜZ OLMAYANI, KELİMELERLE ANLATMAYA ÇALIŞIRKEN, HENÜZ OLMAYANI YAPARKEN, BU ÇABAYLA

Bugün sokakta çok büyük bir kazı yaptılar. Sonra kaparken kaldırım taşlarını, toprak mıcır, beton, çöpler, her şeyi birlikte çukurun içine boşalttılar. Çok şaşırdım. Büyük, karanlık bir çukurdu bu. Şimdi yolun yapılması gerekecek. Bu da baya bir zaman alır. Sanırım. Böyle kazdıkları zaman her şeyin ne kadar kırılgan olduğunu anlıyorum. Sağlam diye üstünde durduğumuz zemin aslında ne kadar
DÜNYANIN DURDUĞU HİSSİ DUYGULARIN NE KADAR YANILTICI OLDUĞUNUN GÖSTERGESİDİR, DİYOR L. DUYGULARIMIZA GÜVENEMEYİZ.

Yakayı kapamak, gömleğin düğmesini iliklemek ve bir kazak giymek bu. Aşıklar dinlesin bu şarkıyı, onlar açsın yakalarını.

Kalbim yavaş, diyor.

ARTIK SICAK OLMADIĞINDA OLDUĞU ŞEY DEĞİLDİR BELKİ. BAŞKA BİR ŞEY, BİR ATIK, BİR ÇÖP, İSTENMEYEN BİR ŞEYDİR.
ARTIK SOĞUK OLMADIĞINDA OLDUĞU ŞEY DEĞİLDİR BELKİ. BAŞKA BİR ŞEY, BİR ATIK, BİR ÇÖP, İSTENMEYEN BİR ŞEYDİR.
ARTIK AŞIK OLMADIĞINDA OLDUĞU ŞEY DEĞİLDİR BELKİ

3-5 metre uzağa gittiğinde mevsim değişiyor. Kuşlar ve fauna ve flora değişiyor. Bir yerin düşünme biçimi o yerin faunasıdır, öyle değil mi?

PERUĞUYLA ÇOK GÜZEL MÜZİKLER YAPMIŞ, PİJAMASIYLA ÇOK GÜZEL KİTAPLAR YAZMIŞ. TERLİKLERİNİ SÜRÜKLEYE SÜRÜKLEYE FELSEFE YAPMIŞ.

Ömrü boyunca evli kaldığı kadın. Ve sabah kalktığında onla bakışmalarını, göz göze gelişlerini anlattığı şiir. Bir onla. Bir de aklında bir şiir dolaşırken R’yle. Aynı bakışma. Bir şiir aklında dolaşırken. Yazmadan önce. Daha ortaya çıkmadan önce. Şiirle bakışma. Banyoda, çamaşır makinesiyle aynanın arasında bir yerde. Orada.
BİR ŞEYE BAKARKEN, BOŞLUĞA BAKARKEN, O ŞEYLE ARAMIZDAKİ MESAFEYE BAKARKEN, ARADAKİ BOŞLUĞA BAKARKEN, ARADA KÜTLE OLARAK DURAN O KESİF BOŞLUĞA BAKARKEN, BU BİÇİMSİZ BOŞLUĞA BAKARKEN, HER ŞEY BU İKİ ŞEY ARASINDAKİ MESAFEDE OLUYOR. HER ŞEY BU İKİ ŞEY ARASINDAKİ MESAFEDE KURULUYOR. HEPİMİZİ BİR ARADA TUTAN, HER ŞEYİ BİR ARADA TUTAN BU BOŞLUK. BU MESAFE. KIMILDAYAMAZ. KIPIRDAYAMAZ. DEĞİŞEMEZ VE DÖNÜŞEMEZ, AZALAN, ÇOĞALAN AMA HEP KALAN BU BOŞLUK.
GECE NE GARİP BİR ŞEY. YALNIZ OLMAK DA GARİP. İNSANLARLA OLMAK DAHA DA GARİP. DIŞARDA HAYATLARIN DEVAM ETTİĞİNİ BİLMEK DE GARİP. ŞEHRİN SUSMAMASI VE SABAHA KADAR YAŞAMASI DA GARİP. VE ŞARABIN TADI. BU BİNLERCE YILLIK TAT DA GARİP. GARİP DE GARİP. UZUN YAŞAMAK, AZ YAŞAMAK, ÇOK ŞEY YAPMAK YA DA AZ ŞEY YAPMAK DA GARİP. AŞK, SEVMEK YA DA NEFES ALMAK DA GARİP. MERDİVENLERİ ÇIKAN BİRİNİN OLMASI, KAPILARIN OLMASI, EVLERİN OLMASI, ALT ALTA ÜST ÜSTE YAŞAMAMIZ DA GARİP, TAŞLARIN ARTIK OLMAMASI, AĞAÇLARIN ÇOK AZ OLMASI, YAĞMURUN ARTIK YAĞMAMASI DA GARİP.

PERUĞUYLA VE PİJAMASIYLA MÜZİK YAPMIŞ. PUDRASIYLA.
ŞİMDİ KİM BİLİR NERDE, AMA YAPTIKLARI KALMIŞ. BESİN ZİNCİRİNDEKİ YERİ BİLİNMİYOR. ÜST SIRALARDA OLMALI. KENDİNİ ADAMIŞ BİR TÜR. PERUĞA VE PUDRAYA. RUJA VE TERZİLERE. VE PİYANONUN BAŞINDA YA DA SAYFALARIN BAŞINDA VE NASIL HİÇ AÇIP BAKMADIM, NASIL YAPMIŞ BUNLARIN HEPSİNİ, BİLDİĞİ TÜM ALFABELERİ KULLANMIŞ, BİLDİĞİ HER YÖNTEMLE BUNLARI KİTLEMİŞ VE UZAĞA FIRLATMIŞ. ŞİMDİ ÖNÜMÜZE DÜŞÜYOR BU, YÜZYILLAR ÖNCE YAPTIĞI ŞEYLER.

her şey ve birbirine girmiş ama şimdi, ben,

Belki bu gece bir şeyi daha anlarım, bir şiirin anlamını, bir rüyanın anlamını, ısınmanın ve üşümenin anlamını, kendime söylediklerimin ve söylemediklerimin anlamını.

TEKRARLADIĞINDA, AYNI ŞEYİ TEKRARLADIĞINDA, BİR KEZ DAHA ANLATTIĞINDA HEP BİR FARK OLUŞUYORMUŞ. TEKRAR ETTİĞİNDE HER SEFERİNDE ORTAYA ÇIKAN ARTI BİR DEĞER, X, EKSTRA BİR ŞEY VAR, BİR ŞEY DAHA, BİR ŞEY DAHA, FARK BU. F HASTALARINA RÜYALARINI TEKRAR TEKRAR ANLATTIRIYORMUŞ. VE HER SEFERİNDE TABİ Kİ YENİ BİR ŞEY. KÜÇÜK BİR FARK. BU FARKLA HER ŞEY DEĞİŞEBİLİR.
BU FARK BİR FAZLALIK OLABİLİR, BELKİ BÜTÜN BİR ANLATI O KELİMEYİ, O CÜMLEYİ SÖYLEMEK İÇİN KURULMUŞ OLABİLİR. BU X DEDİĞİMİZ ŞEY OLABİLİR. TORTULAŞMIŞ, ÇÖKMÜŞ BİR ŞEY, KENARDA KALMIŞ BİR ŞEY OLABİLİR. SONRA SÖYLENECEK BİR ŞEY. AKILDA KALMAYAN. SÖYLENMEYE DAHA HAZIR OLMAYAN BİR ŞEY. X.
DIŞARDA KALAN BİR ŞEY, FAZLADAN SÖYLENMİŞ BİR ŞEY.

kendini kanıtlamış, derin yoksulluğu anlatan, 8. sıradan aday gösterilen, girebilecek yerlerden, halen mi, evet, bu konuda haklılar, yetersiz görüyor ve haklılar, kadın adaylar seçilebilecekleri yerlerden, listelerdeki yerlerde ve karşılarındaki adaylarla, savunabilecek, istanbul sözleşmesi kutup yıldızıdır, ittifakın metinlerinde, yapılacaklar söyleniyor, sadece şiddete indirgenemez, biraz geriden gelince

içimiz bu açıdan rahat, giderek artıyor, bağrımıza taş basacak bir durum yok, var olmaya ve yer almaya devam edeceğiz, bu değişim rüzgarını, gördüğümüz bu ilgi de, adı altında, yeni şeyler duymak istiyor, biz buradayız, diyoruz, ben burada arkadaşlarıma katılıyorum, bunu ifade etti, yakalamak ve üstüne çıkmak, öyle enteresan bir duruma geldi ki, rakamlar rakamlar, hiçbir bağı kalmamıştı, çünkü hadi onu geçtim, bu bağlamda, bu değişimi hiçbir etkinlikleri kalmadı, geçer akçe olsaydı, çok önemli bir unsur, oyuncuydu, affımı istiyorum diyor, bu kadar baskın, için de geçerli, bir değişim istiyor. kıstırıldı.

Hava serin. Banyonun penceresi açık sürekli. Oradan bir hava akışı olduğunu ümit ediyorum. Sanki buna ihtiyaç var. Bir yerden havaya bağlanmaya, bir yerden kokunun ve havanın değişmesine. Bir yerden havaya ve suya bağlanmak gerek. Açık pencereden. Yağan yağmurla.

Arayıp acil olduğunu söylesem mi acaba, o zaman daha hızlı yaparlar mı yoksa bu hızlarını hiç etkilemez mi, bilmiyorum. Belki de hiç etkilemez, belki de öncelik verdikleri durumlar vardır. Birkaç saat daha bekleyeyim, sonra ararım ama o zaman da yarına kalacak. Şimdiden arasam mı yoksa? Aslında kimseyle konuşmak istemiyorum ama konuşmadan bazı işlerin yürümesini sağlayamıyoruz. Konuşmadan yapamadığımız ve yaptıramadığımız şeyler var.

TAM ÇALIŞAN BİR EV MÜMKÜN DEĞİL DEMEK Kİ, DURMADAN BİR ŞEYLERİN ARIZALANMASI BUNDAN OLSA GEREK. NORMAL, HER ŞEYİN ÇALIŞTIĞI VE DEVAM ETTİĞİ BİR EV YOK DEMEK Kİ. BELKİ EV TAMAMLANAMAYAN BİR ŞEYDİR. BEN GİBİ EV DE HEP EKSİKTİR. YA İNTERNET GİDECEK YA ELEKTRİKLER KESİLECEK YA BİR ŞEYLER ARIZALANACAK. YA ARABA SESLERİ YA RÜZGAR. NEYSE İŞTE.

belki hayat
budur, bu boşluğu itmektir

YUVARLANIYORUZ İŞTE. DURMADAN. BİTMEYEN BİR TEKRARLA. BİR TEPEDEN YUVARLANAN TAŞLARIZ. SÜREKLİ BİR HAREKET. BU ÇABA. YALNIZ SİSYPHOS SONSUZ BİR TEKRARIN İÇİNDE DEĞİL. TAŞ DA ÖYLE. O DA SONSUZ BİR TEKRARIN İÇİNDE.
O DA, EN AZ İNSAN KADAR. HİÇ VARMAYAN, ULAŞMAYAN, DURMAYAN BİR HAREKET İÇİNDE. TOZLA TOPRAKLA VE DURMADAN AZALARAK. NE BAŞLADIĞI YERE YAKIN NE HEDEFİNE.

KARA DELİKLERİ ETRAFLARINDAKİ GÖRÜNÜR OBJELERİN HAREKETLERİNİ İZLEYEREK BULABİLİRİZ. KARA DELİKLERİN ÇEKİM KUVVETİ O KADAR YÜKSEKTİR Kİ ÇEVRESİNDEKİ YILDIZLAR YÖRÜNGESİNE GİRER. ‘BOŞLUĞUN’ ETRAFINDA TUHAF DAVRANAN YILDIZLARI TAKİP EDEREK KARA DELİKLERİ TESPİT EDEBİLİRİZ.

BOŞLUĞUN ETRAFINDA TUHAF DAVRANAN ŞEYLERİ TAKİP EDEREK

DÜNKÜ KADAR KARANLIK DEĞİL. DEMEK Kİ YAĞMUR HAVAYI DOLDURUYOR VE DAHA KARANLIK YAPIYOR BU SOKAKLARI. SOKAKLAR SOKAK DIŞINDA BİR ŞEYLE DOLUYOR, KOYU KARANLIK BİR HAVAYLA VE PALTOLAR YÜRÜYOR, AYAKKABILAR TIKIRDIYOR. VE TAŞLAR KIMILDIYOR. VE ÇÖP TENEKELERİ TINGIRDIYOR. VE ÇÖP ARABALARI TIKIRDIYOR VE SİYAH KEDİLER SIÇRIYOR VE HAVADA KOYU BİR ŞEY DOLAŞIYOR VE YAĞMUR BİR KEZ BOŞALDIKTAN SONRA, PATLAYIP AKTIKTAN SONRA, BULUTLAR PATLADIKTAN SONRA, DİNİNCE, DİNDİĞİNDE, HAVA BOŞALIYOR VE HAFİFLİYOR. VE DAHA AYDINLIK OLUYOR SOKAKLAR, YÜRÜMEK, NEFES ALMAK, MERDİVENLERİ ÇIKMAK, YAKLAŞMAK, UZAKLAŞMAK, HER ŞEYİN BİRBİRİNE DOLAŞMASI, DOLAŞMAK, AÇILMAK, DAHA KOLAY, DAHA İÇTEN, ÇAYLAR BARDAKLARDA DAHA SICAK, ÇOCUKLAR ARABALARINDA DAHA ÇOK KENDİLERİNE BENZİYOR, ÇOCUKLAR MEŞGUL, SOKAKLARDA, ÇOCUKLAR ARABALARINDA, PORTAKALLAR KASALARINDA, İÇKİLER ŞİŞELERİNDE, SU BARDAKLARDA, İLAÇLAR KUTULARINDA, RÜZGAR KALBİMDE. SOKAKLAR SOKAK DIŞINDA BİR ŞEYLE DOLUYOR, KOYU KARANLIK BİR HAVAYLA, HAVA HAVAYLA DOLUYOR VE AĞIR VE YOĞUN BİR ŞEY OLUYOR VE GÖRMEK ŞAŞIRTIYOR, YOĞUN BİR ŞEYİ GÖRÜYORUZ, BİR KÜTLEYİ, YOĞUNLAŞMIŞ HAVAYI VE IŞIK SIZMAZ, SİS GİBİ Mİ, SİSİN BAŞKA BİR HALİ, DAHA YOĞUN DAHA UZAY DAHA FIRTINA İÇİ BİR ŞEY, DAHA ASİTLİ, DAHA SARI.

Dışarıya, dışardaki hayata dayanmaya çalışıyor. Çiçekler. Onlar da yapabiliyor. Yıllardır, biri hariç bu pencere önünde poyraza direniyorlar.

BULUT MU BUNLAR, GECEDEN KALMA DUYGULAR MI,
ŞEHRİ KAPLAYAN
KENDİMİ ŞEHİR GİBİ HİSSEDİYORUM

KUMRULAR KUULUYOR.
BULUT MU BUNLAR, GECEDEN KALMA DUYGULAR MI

Bir boşlukta yaşamadığıma göre, beni çevreleyen bir boşluk olmadığına göre, bir boşlukta yaşamadığıma ve yaşadığıma göre, beni çevreleyen bir boşluk olmadığına ve olduğuna göre, dünyada ve bu ülkede, bunlarla çevrili olduğuma göre
Belki bu da gündemimin bir parçasıdır ama başka şeyler de var. Küçük ve büyük boşluklar. Sıkıştığın ve dağıldığın yerler. Ve daha çok boşluk. Daha çok boşluk. Boşlukta yerçekimini yitirmek, yerçekimini yitirdiğinde her şeyin çok farklı görünmesi. Farklı hissetmek. Onu istemek ve ondan kaçmak. Onu istemek ama eşyalarını istememek. Onu istemek, boşlukta istemek, eşyalarını istememek, bana eklenecek bir şey gibi, çekilmeyi istememek ama çekmeyi istemek, onu boşluğa çekmek, boşluktan çekmek, boşluğa çekilmek, onla, sanki, bu yeni duygu, boşluğa çekilmek, onu istemek ama eşyalarını istememek

KONUŞURKEN DAHA ÇOK BOŞLUK OLUŞUYOR, DEMİŞTİ.

SEN VE BEN, BİZ KONUŞURKEN BOŞLUKLAR YAPARIZ
SEN VE BEN, BİZ KONUŞURKEN BOŞLUKLAR YAPARIZ
SEN VE BEN, BİZ KONUŞURKEN BOŞLUKLAR YAPARIZ

benim sosyal medyadan anladığım kadarıyla, sizlere oy verecek seçmen açısından, sözlerimi tamamlayayım, oy pusulalarını, kullandıkları yerlerdeki, burada başka bir şey söylüyorlar ama, burası daha kaygılı, çünkü başka bir bölge, bağımsız gözlemci olmanın, bir deneyimleri var, olağandışı oyların, deneyimleri de çok işe yarayacaktır, kayıtlarını taşıyan seçmen çok az, ne kadar insanın kaydını aldığını biliyoruz, eski adreslerinde, giderler mi, bilmiyoruz. şehrimizi terk ettik demeyi

değişim yanlısı, bir şey bilmiyor insan, paradoksal bir durum, sonuç çıkarmamız imkansız, belki de sanatçı, değişim yanlısı, şu anda söyleyebileceğim, oysa baskı altında, başka bir yolsuzluk, usulsüzlük, görünürlük oranlarına baktığınız zaman, eşitlik, bütün bu imkanlara ulaşım anlamında, eşit şartlarda, eşitsiz şartlarda, temas ederek

elbette ki, seçimler, kelime seçimleri, buradaki amaç, kimsenin baskısı altında olmasın, bunları yapmaya çalışıyoruz, ittifak içinde ya da ittifak dışında, yeter ki, yeniden tesis edilsin, en yüksek oy alan 5 parti, hatta bir adım daha ileri gittik, bizden, temas etmek isteyen herkesle, orada bir endişesi vardı, bir kaygı, bir endişe konusu olup olmayacağı konusunda, bu endişe meselesiyle ilgili

BİZ KONUŞURKEN BOŞLUKLAR YAPARIZ

EKSİK BİR ŞEY VAR SANKİ. NE EKSİK. BU EKSİKLİKTEN NE ÇIKACAK. BOŞLUKTAN NE ÇIKACAK ORTAYA. GENE BOŞLUK. BOŞLUĞUN BÜYÜK HAVASI. BOŞLUĞUN BÜYÜK HAVASINDAN NE ÇIKACAK, BAŞKA BİR HAVA, HAVAYA BİÇİM VEREN BAŞKA BİR HAVA. GENE BOŞLUK GENE HAVA. GENE BEN. BELKİ DE BU EKSİLMİŞ BİR BENDİR. OLMAYAN BİR BEN. DAĞILMIŞ. EKSİLMİŞ. YOK OLMUŞ. BASKIN ŞEYLERİN İÇİNDE, BASKIN HAYATIN İÇİNDE, YA DA HİÇBİR ŞEYİN OLMADIĞI BİR YERDE O DA OLMAMAYA KARIŞMIŞTIR. HİÇBİR ŞEYİN OLMADIĞI BİR YERDE OLMAK NE KADAR ZORDUR VE AKSİNE HER ŞEYİN ÇOK OLDUĞU BİR YERDE OLMAK NE KADAR ZORDUR, OLMANIN KOLAY OLDUĞU BİR YER OLSA GEREK, OLMANIN KOLAY OLDUĞU, OLMANIN GÜZEL OLDUĞU BİR YER, KARANLIKTA AĞAÇLARI İZLEMEK GİBİ, KARANLIKTA ÇOĞALIRLAR, BAŞKA BİR ŞEY, KARANLIĞA KARIŞAN BİR ŞEY OLURLAR. KARANLIKTA KARANLIĞA KARIŞAN ŞEYLER İÇİN OLMAK DAHA MI KOLAYDIR. KARANLIKTA KAYBOLAN ŞEYLER İÇİN OLMAK NASILDIR? KAYBOLMAK NASILDIR? OLMAK NASILDIR? FARKINDA OLDUĞUNDA. UNUTTUĞUNDA. KARANLIKTA BİR AĞAÇ GİBİ, TELAŞSIZ VE ÇABASIZ OLDUĞUNDA. KIYASLARIN OLMADIĞI BİR YERDE.

KARŞILIKSIZ OLSUN HER ŞEY. KARŞILIKSIZ VE AMAÇSIZ OLSUN.

Değmez. Dediği gibi. Değmez.

Müziği kapadım. Atmosfer seslerini duymak istedim. Bir kuş cıvıldıyor şehrin tüm seslerinin arasında. Neye direniyor bu kuş? Olmaya çalışıyor. Yaşamaya. Diğer sesleri de yaşamaya çalışan insanlar çıkarıyor. Onlar da olmaya çalışıyorlar. Uzaktan hızar sesleri geliyor ve mobiletler ve kornalar.
Rüzgar çıktı. Rüzgara karışan şeylerin sesleri. Bulutları da taşıyor. Rüzgar. Bulutların dolaştığını, aktığını görüyorum. Nereye kadar gidecekler? Bilmiyorum. Nereye varacaklar? Nereye gider bulutlar, nerede artık kalırlar?

ONUNLA KONUŞUNCA, KÖTÜ ŞEYLERDEN KONUŞSAK BİLE BU BANA İYİ GELİYOR. DEMEK Kİ İNSANIN YANINDA BİR KİŞİ OLSA BİLE ÇOK ŞEY DEĞİŞİYOR HAYATTA. BU ÇOK GARİP BİR ŞEY. DEMEK Kİ BİR KİŞİYLE BİLE DÜNYAYI KAZANABİLİRİZ.
DEMEK Kİ BİR KİŞİYLE BİLE DÜNYAYI KAZANABİLİRİZ.

BENİM İÇİN PEK ÇOK ŞEYİN ANLAMINI DEĞİŞTİRDİ.

DİYE Mİ DÜŞÜNÜYORUM? ASLINDA DÜŞÜNDÜĞÜM BİR ŞEY DEĞİL, DÜŞÜNCENİN ALTINDA SAKLANAN, ONDAN KALAN BİR ŞEY. DÜŞÜNCE DEĞİL AMA ONA SİNMİŞ BİR ŞEY. KOKU GİBİ. BİR YERE İTİLMİŞ BİR ŞEY. HAVALANDIRMAK GEREK. HAVALANMAK.
DAHA DÜŞÜNCEYE DÖNÜŞMEMİŞ ŞEYİN ÖNCESİNDEKİ HİS. KENDİNİ HİSSETTİREN AMA HENÜZ KELİMELERE DÖNÜŞMEMİŞ.

Kumdan mı her şey? Kumdan mı yapıldı? Kum gibi dağılacak mı, öyle mi, neye güveneceğiz? Hiçbir şeye güvenemezsin. Zemine bile.

belki hepsine başlarım ya da hiçbirine başlamam, hepsini bırakırım.
belki hepsine başlarım ya da hepsini bırakırım.

kanatlarını düzelten bir martı. martılar bizden daha mı mutlu acaba? oysa aralarında bir hiyerarşi olduğu belli.
belki mutluluk diye bir kavramları yoktur.
belki başka bir şey daha önemlidir onun için. nedir bu?
belki başka bir şey daha önemlidir onun için. nedir bu?
nedir önemli olan, belki böyle bir şey yoktur, sadece yaşıyordur.

BÖYLE BİTMİŞTİR. BÖYLE DEVAM EDECEK. BÖYLE BİTMİŞTİR.
NASIL BAŞLAMIŞTI? BAŞLADIĞINDA HİÇBİR ŞEY BİLMİYORDUM.
BİTTİĞİNDE DE HER ŞEY KARANLIĞA KARIŞTI. KARANLIK NEDİR?
KARANLIK BİR ŞEY DEĞİLDİR. HER ŞEY AYNIDIR VE KARANLIK HER ŞEYİ KAPLAR.
HER ŞEY AYNIDIR, KARANLIK ONU DEĞİŞTİRİR, KARANLIK AYNIDIR, HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİR.

NEDEN KRAVAT TAKMIYORLAR? ÇOK KÖTÜ GÖRÜNÜYOR.

KONUŞMAK
NEYİ ANLATMAK, NEYİ KAPAMAK, NEYİ ÖRTMEK, NEYİN TEKRARI

PEKİ KONUŞMAMAK NE? NE ANLAMA GELİYOR? BULUTLARIN BU RENGİ NE ANLAMA GELİYOR? NE KIŞ NE YAZ NE BAHAR, NE ANLAMA GELİYOR? BAŞLAMAYAN, AÇILMAYAN BU ŞEY NE, SABAHLARI BAŞLAMAYAN, AKŞAMLARI BİTMEYEN ŞEY NE, HAVADAKİ DEĞİŞMEZ KOKU, DEĞİŞMEYEN RENK, AÇMAYAN GÜNEŞ NE? YAĞMAYAN YAĞMUR, TAM OLMAYAN BU ŞEY NE? ARADA KALAN, ARADA SÜREN, DEVAM EDEN, KENDİNİ DAYATAN BU ŞEY NE, OLMAYAN BU ŞEYLER ARASINDA BİZİ HAVADA, ASKIDA, BEKLEMEDE TUTAN, ARA BÖLGEDE TUTAN, HEP EKSİK HEP BEKLER YAPAN NE, NE OLMUYOR, NEYİN OLMASINI BEKLİYORUZ, BU OLMAYAN ŞEYLER ARASINDAKİ GRİ BÖLGEDE DALGIN VE KARIŞIK, HAYAT OLMAYAN ŞEYLER MİDİR, TAMAMLANMAYAN, EKSİK KALAN ŞEYLER MİDİR, OLMASINI, TAMAMLANMASINI, GELMESİNİ BEKLEDİĞİMİZ, YOKSUNLUĞUNU ÇEKTİĞİMİZ, HEP BİRAZ ÖTEDE, HEP BİRAZ DAHA UZAKTA, HEP BAŞKA YERDE, HİÇ TUTAMADIĞIMIZ, ELLERİMİZDEN KAYAN, KAÇAN, AKAN, GERİDE KALAN, UZAKTA OLAN, AMA ASLA TAM VE BURADA OLMAYAN ŞEY MİDİR? HEP OLMADIĞIMIZ ŞEY, HEP OLMADIĞIMIZ YER MİDİR? BU TAMPON BÖLGE, BİR TARAFTAN BAŞKA BİR TARAFA GEÇMEK İSTERKEN KALDIĞIMIZ BİR DUYGU HALİ, BİR TATSIZLIK MIDIR, YERLEŞECEK BİR YER ARAMAK, YERLEŞMEK, SAKİNLEŞMEK VE ARTIK NE VARSA, NE YAPTIKSA, NE HİSSETTİKSE, NEYİ YEŞERTİP BÜYÜTTÜKSE, NEYİ YIKTIK NEYİ BIRAKTIKSA ONLARLA KALMAK MIDIR?

ben burada kalmak
kalmak ve bakmak istiyorum
seçtiğim şeylere
ve onlara nüfuz ederek ve onlardan
bana nüfuz eden
bana yürüyen şeylere bakmak
eşyadan bana yürüyen şeylere
insanlardan bana yürüyen şeylere
dünyadan bana yürüyen şeylere
ondan bana yürüyen şey bende bir şeyi değiştiriyor
masadan bana yürüyen, bardaktan bana yürüyen şey
bende bir şeye denk geliyor, bir şeyi açıyor
değiştiriyor, katılaşıyor
karışıyor, karmaşıklaşıyor
örtüden bana geçen şey sıcaklık
masadan bana geçen şey katılık
sudan bana geçen şey ıslaklık
buzdan bana geçen şey soğuk
havadan bana geçen şey dalgınlık

masadan bana geçen, masadan bana yürüyen şey, çarşaflardan ve saç fırçasından yürüyen şey, radyatörden ve fandan yürüyen şey, perdeden, camdan geçen şey, şaraptan ve sudan geçen şey, sokaktan ve taşlardan geçen şey, sandalyeden yürüyen şey, gözlüklerden ve kazaktan yürüyen şey, bir çekiçten, bir kalemden, bir matkaptan, telefondan ve tıraş bıçağından yürüyen şey, sifondan, kapı kolundan, boş bir şişeden, dolu bir şişeden, barikatlardan, mobiletlerden ve kaldırımlardan geçen şey, bir kapıdan, bir sedyeden, bir üniformadan geçen şey, güneşten, otlardan, bir kasktan ve uçaklardan geçen şey, rüzgardan, saçlardan, yağmurdan, yastıklardan, kağıtlardan ve sigaradan geçen şey, ufuktan, denizden, yosunlardan, rujdan ve haritalardan geçen şey, merdivenlerden ve anahtarlardan geçen şey, kartlardan, kapılardan, kilitlerden, kırılan şeylerden, tamir edilen şeylerden, kirlenen ve yıkanan şeylerden geçen şey, tüm nesne ve insanlardan bana, benden onlara yürüyen, aramızda dolaşan, bazen katılaşan ve kalan, bazen devam eden ve akan şey, arada, aramızda, X