Aynalarla Hileler / Tricks With Mirrors
Çev: Özgül Akıncı
i
Burası ikinci el eşya dükkanı
Ve bu bir tesadüf değil
Seninle içeriye giriyorum ve bir ayna oluyorum
Aynalar mükemmel sevgililerdir
İşte böyle köşelerimden tut, merdivenlerden yukarı taşı
Düşürme beni, yoksa uğursuzluk olur
Beni yatağa at, yansıtan yüzey yukarıya baksın, üzerime düş
Çarptığın şey kendi ağzın olacak
Sert ve soğuk, karşı karşıya kaldığın kendi gözlerin olacak
Sımsıkı kapanmış gözlerin.
ii
Bir ayna bundan daha fazlası olabilir
Tam boy vücuduna bakan senden fazlası
Kusursuz ve ters vücuduna
Sana dönük bu ölü mavi dikdörtgen gözden daha fazlası
Çerçeveyi düşün
Çerçeve oyuk, bu önemli
Çerçeve sadece vardır, seni yansıtmaz
Kayboldukça kaybolmaz, sınırları vardır, ve kendi yansıması
Arkasında asmaya yarayacak bir çivi var; birkaç çivi var
Çivileri düşün
Tahtadaki çivi izlerine dikkat et, onlar da önemli.
iii
Bu netlik basit ya da pasif sanma
O netlik sayesinde seni sana veriyorum
Neye mal olduğunu bir düşün
Nefes tutulmuş, yüzey buz gibi tertemiz
Neşe yok, öfke yok
Benim içimde asılı kaldın; güzel ve donuk
Seni saklıyorum, içimde güvendesin
Hile falan değil bu, bu bir hüner: aynalar hünerlidir.
iv
Buna bir son vermek istedim
Duvarda düzleşmiş bu hayata
Dilsiz ve renksiz, sırf ışıktan yapılmış, görüntüden ibaret bu hayata.
Ayrık ve uzak
Saydam bir çıkmaz.
İtiraf ediyorum: bu bir ayna değil, bu bir kapı.
Ben arkasında sıkıştım, beni burada görmeni istedim
Beni özgür bırakacak o kelime neyse onu söylemeni, duvarı açmanı istedim
Sense benim önümde durmuş saçını tarıyorsun.
v
Bu metaforları sevmiyorsun.
Pekala: belki ben bir ayna değilim
Belki de bir havuzum
Havuzları bir düşün.
Tricks With Mirrors
i
It’s no coincidence
this is a used
furniture warehouse.
I enter with you
and become a mirror.
Mirrors
are the perfect lovers,
that’s it, carry me up the stairs
by the edges, don’t drop me,
that would be back luck,
throw me on the bed
reflecting side up,
fall into me,
it will be your own
mouth you hit, firm and glassy,
your own eyes you find you
are up against closed closed
ii
There is more to a mirror
than you looking at
your full-length body
flawless but reversed,
there is more than this dead blue
oblong eye turned outwards to you.
Think about the frame.
The frame is carved, it is important,
it exists, it does not reflect you,
it does not recede and recede, it has limits
and reflections of its own.
There’s a nail in the back
to hang it with; there are several nails,
think about the nails,
pay attention to the nail
marks in the wood,
they are important too.
iii
Don’t assume it is passive
or easy, this clarity
with which I give you yourself.
Consider what restraint it
takes: breath withheld, no anger
or joy disturbing the surface
of the ice.
You are suspended in me
beautiful and frozen, I
preserve you, in me you are safe.
It is not a trick either,
it is a craft:
mirrors are crafty.
iv
I wanted to stop this,
this life flattened against the wall,
mute and devoid of colour,
built of pure light,
this life of vision only, split
and remote, a lucid impasse.
I confess: this is not a mirror,
it is a door
I am trapped behind.
I wanted you to see me here,
say the releasing word, whatever
that may be, open the wall.
Instead you stand in front of me
combing your hair.
v
You don’t like these metaphors.
All right:
Perhaps I am not a mirror.
Perhaps I am a pool.
Think about pools.