seks, gece
ÇEV: GAMZE BULUT
Yine biri ilk seferine düşüyor – iki bedenin düşüşü, iki gözün, dört yeşil ya da sekiz yeşil gözün, aynada doğanları sayacak olursak (gecenin körü, en saf halinde korkunun, kaybın), sıkıntılı sessizliğinin titreşimini tanıyamıyorsun, bir delilik anının orta yerinde yaşamdan aceleyle çiziktirilen mesajları göremiyorsun, beden bir kap olduğunda ve kendimizden, bir de ötekinden, olmayacak bir su içiyorken.
Arzu boşuna üstüme dökülen melun bir içki. Bakışın ne vadedebilir onca susuzluğuma? Bu dünyada olmayan bir şey bu bahsettiğim. Niyeti başka yerlerde olan birinden bahsediyorum.
Hem uykusuz gecenin anısına çıplaktım ben. Sarhoştum ve gece boyu seviştim, tam bir köpek gibi hastalıklı.
Bazen tek gecelik alanda çok fazla gerçekliğin eziyetini çekiyoruz. Soyunuyoruz, çok korkuyoruz. Aynanın bir saat gibi duyulduğunun farkındayız, çığlığın kopacak aynadan, yırtılışın.
Gece kendiliğinden tek bir kez açılır. Yeter. Görürsün. Gördün sen. Aynada ikilikten korkarken birdenbire dört olduk. Bağırıyoruz, inliyoruz, korkum, sevincim korkumdan da korkunç, edepsiz sözlerim, beni seninle birlikte aynaya kilitleyen o anahtar sözlerim, ama daima yalnız. Gecenin huyunu bilirim. Büsbütün içine düştüğümüz ağız beklemiyordu böylesi bir adanmışlığı ve gören gözlerimin ayıplanmasını.
Bir keşiften bahsediyorum: sekste Beni, Bende seksi duydum. Bir anın korkusunu kucaklamak için her günün korkusunu salıvermekten bahsediyorum. Yokluğun çukuru. Ama kim diyecek geceleri ağlama? Çünkü delilik de bir yalan. Gece gibi. Ölüm gibi.
Sex, Night
Once again, someone falls in their first falling–fall of two bodies, of two eyes, of four green eyes or eight green eyes if we count those born in the mirror (at midnight, in the purest fear, in the loss), you haven’t been able to recognize the voice of your dull silence, to see the earthly messages scrawled in the middle of one mad state, when the body is a glass and from ourselves and from the other we drink some kind of impossible water.
Desire needlessly spills on me a cursed liqueur. For my thirsty thirst, what can the promise of eyes do? I speak of something not in this world. I speak of someone whose purpose is elsewhere.
And I was naked in memory of the white night. Drunk and I made love all night, just like a sick dog.
Sometimes we suffer too much reality in the space of a single night. We get undressed, we’re horrified. We’re aware the mirror sounds like a watch, the mirror from which your cry will pour out, your laceration.
Night opens itself only once. It’s enough. You see. You’ve seen. Fear of being two in the mirror, and suddenly we’re four. We cry, we moan, my fear, my joy more horrible than my fear, my visceral words, my words are keys that lock me into a mirror, with you, but ever alone. And I am well aware what night is made of. We’ve fallen so completely into jaws that didn’t expect this sacrifice, this condemnation of my eyes which have seen. I speak of a discovery: felt the I in sex, sex in the I. I speak of burying everyday fear to secure the fear of an instant. The purest loss. But who’ll say: you don’t cry anymore at night? Because madness is also a lie. Like night. Like death.
Alejandra Pizarnik, “Sex, Night” from The Galloping Hour: French Poems. Copyright © 2018 by Myriam Pizarnik de Nesis. Copyright © 2018 by Patricio Ferrari. Copyright © 2018 by Patricio Ferrari and Forrest Gander. Reprinted by permission of New Directions Publishing Corporation.