lispector böceği

SEVİNÇ ÇALHANOĞLU

(tetikleyici içerik)

 

Ne yapıyorum ki ben diyordu. Kendi hayatını yaşayamadığından emin.  Sabahları bir böceğin gözünden dünyayı izleyen kadının aşk ve korku arasında kalışı. Akşamları elektroşok deneyimlerini anlatan başka bir kadının hikayesi. Hayat bu iki kadın arasında geçiyor. Yolları daha önce kesişmemiş iki kadın. Üçüncü kadın olarak bu kitapları seçmiştim. Ben. Şimdi. Üçüncü kadın. Onları okumaya başladığımda burada değildim. Onlar da burada değildi. Böyle başlamamışlardı. Yavaş yavaş başkalaşıp, şimdi içindekilerle bu hali aldı. İçinden geçenleri söylemediği için içinden geçenler başka kadınların ağzından yazılmaya karar verdi. Bir şey yapamayacağını söyleyen insanların gerçekten bir şey yapamıyor olduklarına inanmak istiyordu. Geriye yapılacak bir şey kalmadıysa, arkasına yaslanabilirdi. 

 

Ama yaslanamıyorum. Yaslanmaya ikna olmadığımdan. Bir süredir uyku ilaçlarıyla. O da tam vaktinde almayı becerebiliyorsam, uyuyorum. Yeni yatağını yadırgıyor olabilir. Yeni evini. Yeni eşyaları. Hep bu anı beklemesine rağmen. Belki de yenilikten hoşlanmıyordur. Üçüncü kadın. Geceleri, çok şey yüklenmiş bilgisayar gibi ısınıyor. Sahibi, güncelleme yapmamakta inat ediyor. Gece kalkıp bir cam daha açıyorum.

 

Sabah uyandığımda. Sabahları uyandığında hatırlamaya çalışır. İlacın etkisinden olacak. Bu sabah. Yatakta uzanmayı sürdürürken sağ tarafımda bir karartı belirdi. Bir hareket. Küçük hareketliliklere karşı tetikte olma özelliği var. Kafamı çevirdiğimde. Kafasını, gezintiye çıkan hamam böceğinin ummadığı bir anda çevirdi. İkimiz de panikledik. Üçümüz. Böcek, insanlarla karşılaştığında ne yapacağı konusunda bizden daha deneyimli görünüyordu. Yataktan fırladım. Soluğu banyoda aldı. İlaçların etkisinde olan birinden beklenmeyecek bir çeviklikle. Banyodan spreyi aldım. Şişenin kapağını doğru yöne çevirip, kilidini açana dek saatler geçti. Zaman böyle uzayınca genelde aldığı ilk karardan vazgeçer. Öyle olmadı. Açmayı başardığımda, her yere sıkmaya başladım. Atlas okaliptusunun geniz yakan notaları parkenin üzerinde yeni bir katman oluşturdu. Oysa bu spreyi alırken, odaya okyanus havası dolacağını hayal etmiştim. Spreyin üzerinde bir böcekle karşılaşma anı resmedilmemişti. Bu yüzden kafasında canlandırdığı şey koca bir mavilikti. Olmayan. Herhangi bir şişenin üzerinde resmedilmeyecek şeylerden biri yaşandı o sabah. 

 

Okyanustan çok uzak, Dekalb sokağının üç numaralı dairesindeki yatak odasında ilerleyen böceğin peşine düştü. Komodini çektim. Oradaydı. Yatağın arkasına girmesinden korkuyordum. Bu korkumu anlamış olacak ki, durdu. Ben de durdum. Hayır, ona bakarken Libya çöllerinin uçsuz bucaksızlığını düşünmedi. Ya da yeryüzünün en eski canlısı, dinozorların sonunu idrak ettiği bir an da olmadı. Onun ilerleyişinde insanlığın ilerleyişini görmedi. Durduğunda kendi acizliğiyle yüzleşmedi. Bir adım daha atmaması için yalvardım. Kimlerin haksız yere öldürüldüğünü ya da hesapsızça yaşadığını ve suçsuz mahkumların dünyasını unuttum diyebilirim. Adalet, üzerine düşündüğüm bir şey olmaktan çıktı. Orada, kendi yatağının başında dikilmiş, şiddetten yanaydı. 

 

Perdeyi araladıktan birkaç dakika sonra onu gördüğüne göre, belki de yeni girmişti. O halde çok yol kat etmemiş olmalı. Onu buraya çekenin ne olduğunu düşündü. Sıcaklık mı, bir yuva arayışı mı? Ona baktığımda, ne zamandır odada olduğunu, çoğalmaya fırsat bulup bulmadığını düşünüyordum. Kimle seviştiğinden ziyade odanın nerelerinde dolaştığıyla ilgileniyordu. Elimdeki bu doğa dostu böcek spreyi onu öldürecek mi yoksa ona başka bir yerde istediği gibi yaşama şansı mı verecekti? Ona baktığımda kendimin ondan daha fazla şey bildiğini düşünmedim. Reenkarne olsa iyi olurdu. İşe geç kalıyordum.

 

Dünyanın neresinde olursam olayım, mevsim dönüşlerinde en az bir kere bu karşılaşmayı yaşıyorum. Mevsim dönüşlerinde uyku düzeni de bozuluyor. Hamam böceği bir bakıma uykusuz kalacağı günlerin habercisi olabilir. Dünyanın mevsim dönüşleri bir süredir yerinde değil. Yılda belli aralıklarla en az iki kez hamam böceği görmek yeryüzü adına iyi manalara bile gelebilir. Bunu şimdi fark ediyor.

 

Yeniköy’deki evde önünü alamadığımız istila sonrasında, böcek temizleme şirketi birkaç hafta idare etmekten başka bir şansımız olmadığını söylemişti. Sonra kendiliğinden gidecekler, göreceksiniz. Çok takılmayın bu küçük şeylere. Takılmamak kolay olmadı. Takılmamak için bütün giderlere akşamdan çamaşır suyu döküp bekledik. Bu bekleme ızdıraba dönüştü. Küvet, lavabo ve evyenin kullanılabildiği belli saatler vardı. Evin içinde böceklere göre hareket etmeye başlamıştım. Ardiyenin kapısını ve bazı mutfak dolaplarını asla açmıyor, duvarın yerle birleştiği noktalardan gözümüzü kaçırıyorduk. Bir süre sonra. Bahriyeli sokak, daire ikiyi onlara bırakıp çıktık. Belki de ev arkadaşım, bavulu kapatmadan önce. Evi her özlediğimde hatırlamam için bana bu minik sürprizi hazırlamıştı. Evi özlemeye son vermem için.

 

Sevgili Clarice, hamam böceğinin gözüne gözümü nasıl dikeceğim? 

 

Aynı kitabı dün okuyan benle bugün okuyan ben bir değiliz. Kitaplar da bir değil. Oda da değişti, hamam böceği de. Üstelik hamam böceği gözü diye bir şey var. Görenler bilir. Atlas okaliptusu diye bir şey yok. Fakat reenkarnasyon mümkün.