kav

petek sinem dulun

                                                           Türkan’a

I.

Alev ağaçları kımıldadı, çatırdadı.

Sesleri, birikerek büyüdü, devrilerek yürüdü kor

Büyüyen hareketlilik, har.

Büyüyen; saatler, yerlilerin endişesi, gözbebeğinde halkalar

Bacaksız, sekiz kollu mutant bir örümcekle eşitledim gövdemi

Tırmanıyorum dağ keçisi inadıyla bütün düzlükleri geçmeye

 

II.

Taşların uyuduğu, 

kızböceklerinin yuvalandığı iklimden kalktım.

Gün ışığıyla beslenen mercanlara özenip

ardımda kalan çavlanların sesinden 

bozkırlar geçtim, düz ovalar, 

pürüzlerinde dolaştığım toprak yollar

Başımın üstünde çadır genişliğinde bir çatı, GÖKYÜZÜ.

Devrilen gövdem bir kısım toprağa kamaşmayı anlattı:

Ses perdelerini ŞİDDETLE açtım. Kendime çektim

börtü böcek hışmını.

Sıkıştıkça uyuştum kendi düğümümde.

Yetişemedim. Soluduğum: Kül.

 

III.

Bir müddet sürgün:

Soluyor, çürüyor ve birbirine çarparak BÖLÜNÜYOR canlılık.

Bir müddet sonra:

Su sandıkları açılacak, yer kabuğuna çarpa çarpa doğrulacak arsız filizler.