gelecekteki kendime mektup
Matthew Olzman ve J.P. Grasser’ın ardından
Hayatı fazlasıyla ciddiye aldığımı düşünüyor olmalısın
Sevdirmek için kendimi bir file bile
sayısız hileler yaptım, cesaret kuyularına sürükledim seni,
armoni öğrettim doğadaki şekliyle, partilere götürdüm, denedim hiç değilse
Renkleri özlüyorsun muhtemelen, sabahları köpeğinle uyanmayı
Pür neşe hafta sonları kardeşini kepçeyle kovalamayı sonra
Tırnaklarınla tutunduğun cilalı bir yoldu, sırtındaki kamburdu
kamburuna oturmuş büyük bir ayı gibiydi, sana büyükannenin mirasıydı
Nilüferlerin eriyişini görmemek için kafanı çevirirdin, suların çekilişini
En sevdiğin sazlıkları koruyamadın hem de salkım söğütleri
Bütün bunlar olurken nasıl anlamadım diye hayıflanıyor olmalısın
neden okyanusa bırakmadım bu hisleri, ormanda hiç yaşamadım neden
Her yer plastikti plajlarda hatırla, techno, buzlu kahve ve bronz ten modası vardı
İçime gömüyordum ölü bulduğum her bir arıyı siliyordum
takımyıldızından, arkadaş takip listesinden, gelinlik ayakkabıların altından
kayıp gidiyordu dünya o zamanlarda da.
Seni mutlu ve rahat ve insanlarla olasın diye gelecekte tasarladım
kendimizi olduğu gibi, life is life ve c’est la vie.
Artık düşünmeyi bırak beni dünyanın tüm gizemleriyle birlikte
belki önünde hâlâ birkaç günün kalmıştır, kırmızı rugan pabuçlarını giy ve samanyolunu izle