büyü eğil küçül

ece eldek

Tencereler fokur fokur

cadı kazanları

yeri göğe erdirdi

bir masa boyu bunlar yazıldı

onlar gözledi bizi

derman aradılar

derman neredeydi?

yazılar

sözcükler

havaya karıştığında,

kaybolmalıydı

yasaklamalıydı konuşulanları

fısıltılar havada asılı kalmalıydı

bizi kodlamadan önce

fısıltılar vardı

tek tük tıkırdamalar

vardı

yakını kaybettiğimde uzağı gördüm

bir mesele

nereye beni astınız

boynumu neyle bağladınız

sakin sözcüklerimi hapsettiniz

masallara sıkıştırdınız yalvarmalarımı

bir diz boyu masallarda olmalıydım

ruhum tekrar ederdi o zaman

çocuk

dinle beni

fısıltıları yaz, sakla

unutma

tencerelerde yemek pişer

eller masalara dağılır

kafalar yerlere

bu pencere

ana karnı

bir dizi yakıt

sokaklar

yalın

yalan

sönmeyen ışık

ışık

var

ışık

var

orada

yere uzandığın secde

fuzuli aramaların

kulağıma fısılda

dinle

sesi

kalemler tükenir

yavrular tükenir

anneler bağırırır

yetmez düşlere erişmek için zaman

keneler kanımı emsede

sana da yapışacak o kan

büyü

eğil

küçül

ağacın gölgesiyle

yere yassı

bıçak kadar sivri

anne

o bıçaktan göremezsin beni

ben kafanın arkasındayım

arkanda

göremezsin

fısıltılarla büyürsün

büyü

eğil

küçül