beyazlar sönsün*
ortopedi ve travmatolojinin birleşmesinin bir anlamı var
vurukbilim diye çevirmemi isteyen bir sayfa var
oysa ben kronikkırıklıklarbilimi derim
düzgün çocuk sarsıntı geçiriyor. Biz izleyip, yazıklanıyoruz
izlerken ve yazıklanırken düzgünlüğümüz bozuluyor
bu sakinlik hepimize yeter
Beyazlar sönsün şefim kadınları içeri alın
zorumuza gitmiş ne varsa, dengeler böyle korunmuyor
alnı ile derdi olan kadınlar, alnı ve allahı ile
aynı şey olduğunu söyleyenler de var
yumruklarından ve dişlerinden döküldükleri içeriler, var
içerisi ev ve bir takım kan bağları
kat çıkılan tabutlar içinde üçbeş kişi
ev ev olmadığı için ki
şefim kadınları içeri alın, kadınları içerlerde daha rahat öldürebilirsiniz
müziğin sesi ölümün sesini bastırıyor
oralarda ölümün müziği para bizde şöhret bizde
ölümün sesi Journey2 yani benim göğsümde
göğsümdeki o şeye kötü değil diyorlar
ama orda olmasın istiyorlar
şefim kadınları göğsümün içine alın ki bir sızı
kanamış enfekte olmuş
göğsüme, literatür de Zeynep de kadın diyor
beni zorlarsanız size dünyanın köşeli olduğunu anlatırım
köşeli adamları hatta ardına bileyin anlamını
bilin isterim not alın bileylediğiniz şeylerin küçülme bilgisi yanlış
ağlamamak için kahkaha atılan o an, yutkunulan
daha fazla saç daha fazla makyaj daha fazla gürültü
tanık olun bir çekirdeğin kendini döllemesine
açın müziğin sesini son sese açın
ışıkları kapatın, kırmızılar sönsün beyazlar sönsün
evler ve cümle ışıkları, doğa ve ritmi, sokaklar sönsün
babalar, kardeşler, sevgililer, sönsün
evin tavanı bize mi ait diyen o ses, sönsün
alın kadınları içeri alınlarını ve allahlarını alın
ki koca bir ağda hazırlayıp dünyanın kıllarını alsınlar
arkada, iki demirin birbirine sürtmesi gibi bir ses
beynin beyne sürtmesi gibi
kadınların evlere ve ahlaklara sürtmesi gibi
bırakın kabuk bağlasın değil, sürte sürte bütün pütürlü duvarlara
ki kanasın ki kanasın, sürtünen şeylerin küçülme bilgisi yanlış
daha sert ve bilerek kırıldığı yeri3
- * Yönetmenliğini Aycan Karadağ ve İbrahim Kucuş’un yaptığı, senaryosunu Ayşe Neslihan Karaçolak’ın yazdığı belgesel.
- Mark Eliyahu- Journey
- Siz bir ağaca hiç uzun uzun bakmadınız mı?