zikzak
Söylemediğimiz şeyler
Birikiyor
Karmakarışık bir dile dönüşüyor
Artık bu dilde konuşuyoruz.
Aramızdaki kapanmaz mesafe -asfalt,
sarmaşık ya da başka şeyler. Bilmiyorum.
Hayatı kaplıyor. Çevreliyor. Boğuyor ve yaşatıyor.
Birine yakışırken ötekini yutuyor.
Zikzaklar çiziyor.
Birbirinin içinde konuşan insanlar,
Onda, başkasını duyuyorum.
İnşaata,
büyük ihtimalle kabloları düzeltmek için kısa bir ara verdiler.
Böyle bir taş gibi
içe çökmezdim. Denizde.
Kulaklar bazen konuşmaya katılıyor. Ağızla birlikte
hareket ediyorlar.
İnsan sesler çıkarıyor.
Sese dönüşmeyen neye dönüşür? Çöken bir şeye. Neye?
Suda çöken bir şeye. Tuza.
İçe doğru çöken bir şeye. İçimizdeki suda çöken bir şeye.
Suda, içimde çöken bir şeye. İçimizde suda gibi çöken bir şeye.
Sese dönüşmeyen şey çöküyor.
Nefes al.
Başka bir şeye dönüştüm. Bir tomar saça. Gözlüklere.
Nefese. Darlığına. Nefese.
Bense bu kordonu,
dünya ile aramdaki bu ipi geriyorum sürekli.
Ne kendini sevmek
Ve ne kimseyi nasıl bir boşluk var aralarında
Ne kendini sevmek ve ne ötekini
Ve üstüne kapanarak ve kapatarak
Ne sevmek ne kendini ve ne var aralarında.