o kadar da çok şey bilmek istemiyorum

SEVİNÇ ÇALHANOĞLU

 

herkesin hayaleti başına buyruktur

ama gölgeler sabit.

 

bunu nereye kadar taşıyabilirim?

etrafından mı dolaşmalıyım?

altından geçer miyim?

üstünden atlar mıyım?

bunu gömmeli miyim?

yerini değiştirdiğimde olacakları kim bilir?

kök nereye sarılır?

canımı yakar mı?

bilgeler ağaç gölgelerinde yaşar, 

ancak canları isterse sana görünür.

 

bu uğultunun ötesi sessizlik mi?

bunu ne kadar daha taşıyabilirim?

yuvarlar mıyım katlar mıyım?

buna gücüm yeter mi?

 

ormanda bir başıma dolaşırken 

nasıl tanırım bilgeyi ben?

 

bunu sana söyleyemem, 

belki arı belki at

belki ağ belki kurt kılığında

 

saklanmalı mıyım, saklamalı mıyım?

sana daha önce gösterdiğim yerden tersine açılan bir delik var,

bu benim neyim?

 

doğru cevabı duymak için 

doğru soruyu sormalısın.

 

bu benimle iyileşir mi?

benden kaçar mı?

yürüdükçe azalır mı?

bundan kaç tane var?

karşına bir kez çıkacak,

güzelliği ya da vahşiliği 

gövdesi ya da esintisi

daha önce hiç görmediğin bir şey. 

 

hiçbir şeyin sonsuza dek sürmeyeceğini ilk kim söyledi?

 

baktığında, bir daha hiç 

göremeyecek olmanın telaşı saracak.

arkamızdaki toz bulutu 

katille cesetin arasındaki mesafeyi örter.

buradan geriye bir tabak kül kalır

mide onu da sindirir mi?

ormanda onu aradığını belli etme sakın,

sorularını ezberle, bilgelerin vakti az olur.

 

bunun için öldürecek miyim?

kalsam beni yaşatır mı?

uyumu yaratan şey nedir?

 

onu gördüğünde bir daha hiç 

göremeyecek olmanın ürpertisi saracak.

 

arkamı dönsem

bu gidilecek bir yer mi?

 

o kadar da çok şey bilmek istemiyorum ben

 

doğrusu nedir bunun?