kanatlarımız yok
üstten baktığım gök, iki burun deliğinin
arasına sıkışmış
canından can alınmış bir kadın
bu göklerin altında yatar-mış
bazı ölümler çoğuldur
geleceğimin ellerini annem tutsun
bu şiirler hep böyle yazılsın. ya da biraz böyle yazılsın.
öldürmek çok
kolaymış
kadın olmanın zorluğu. yaşama hakkının zorunluluğu.
kızım bunları anlayamasın
olur ya
yarattığım geleceği
unutumadığım geçmişin sınırlarına hapsedersem
bir kanın sıcaklığı tanıdık gelirse
çıkmayan yüzükler parmaklarımda yer ederse
bizi yaşatan kaygı mıydı yoksa
bana biraz anlatmanız gerek
bir cinayete kurban gitmek/bir cinayete göz yummak
ama. o da. onun da orada. ah be kızım. AMA.
yok ya.
sevgi görmemek, kanlı bir toprağı eşelemektir.
bir gelecekten ürpererek, büyüdüğünü gizledin aynalardan.
büyüdüğünü gizledin bol tişörtlerle, uzun eteklerle, dağınık kaşlarınla
büyüdüğünü gizledin kalabalık halk otobüslerinden, ıssız sokaklardan,
bir erkeğin erkeklik sandığından
bazen gizlemek daha büyük sorunlara yol açtı
bazen gizleyecek yaşta bile değildik
ama yine de mi?
yok ya.
gözünü kaparsan kaybolursun. elini kaldırırsan hapsolursun.
kanatlarımız yok, hayatlarımız var.
var olmak, dayanak gerektirmez.
öldü çok
kolaymış
hiçbir anneye ama diyemezsiniz
hiçbir fotoğrafa toplu iğne yakışmaz
bazen yapamıyorum
ben de öyle. yapamıyorum. karmaşık günlerden çıkıp
gelecek olana inanamıyorum.
çok mu farklıyım, değişik mi geldi
hoşuna ne kadarı gitti?
büyük ihtimalle geçmişinden
büyük ihtimalle gelecekte olmayacağımdan
bir tabanca tutsam belimde,
daha büyük heyecanlar yaratırdım
üzülerek
çoğunlukla anlayamıyorum
bana anlatmanız gerek
bildiğimi okuyorum
öyle olunca başka kimse bilmiyor.
kim gelecek, kim kalacak
siz arabada durun biz alıp gelelim diyorum
biz alıp gelemiyoruz
günlerin geçişi ve dün doğum günümdü
bana anlatmanız gerek