ev-iken
Bir akşamın sabaha uzaklığında bir kişi. Bir çizgi, bir ilişki. İki ikili.
Bir evin sana kapıları, sana kapananı ve bu böyle. Bir gecenin bana
varmadığı, kız doğurduğu ve uniseks isimleri.
Kıstaslarım, kızdıklarım, tüm kıskançlıklarım. Bu ev, bana uzak. Bana
karanlık ve köşeli. Bu ev, gece dörtte uyanıp üşümek. Bu ev, banyoda
bağırma. Yabancı bir kahkaha.
Bu zeminden çıkış yok, bu dünyanın katları yuvarlak. Dön, dolan,
arkana bakma. O orada.
Bütün haklar haksızlığı getirir ve bu böyle. Boğulmuş olmak, boğmak,
el ele tutuşmak. Ne yaptığını merak etmek, her şeye hakim olmak. O
ev bir gün yıkılacak.
Geçmişim elimde miydi? Dokundum mu? Bilebildim mi? BİLMECE
SEVMİYORUM. Yolu uzatmayı sevmiyorum. Çok konuşuyorum.
Bu dünyada umduğunu buldun mu? Kendinle gurur duy. Yaşamak,
rüyalarını birbirine katmak, avcunda kahve falı bakmak.
Yirmi senede bir dünyaya gözlerimi açıyorum. Asansörler genellikle
arızalı. Çıkmak zor da inmekte bir şey yok. Vazgeçmek daha kolay.
Dönüş daha keyifli. Ev hâlâ orada.
Ben denize paralel. Hafif rüzgarlı, bazen sendeliyorum. Bir akşamdan,
bir sabahtan, ojeli ellerden uzak.
Bugün herkesle, yarın içime kapalı. Başım hep döner, bu dünyanın
katları yuvarlak. Asansörler arızalı.
Bir keşfedilmemişlik üzerinde. Silkele. Alt komşun bizi pek sevmiyor. Anlaşılır.
Merdiven, yangınlı. Mutfak masası çok aramızda. Evin girişini bu kadar alengirli yapmamalılardı.
Bir yokuşun sonu, ben böyle yuvarlandım hayatından. Elimi tutsan daha kolay.
Karşı evde çizgi film. Neye baktığımı merak ettiğinde, oraya bakıyorum..
Bir atlama, akşamın sabaha uzaklığında.
Hiç yetmedi. Ne zaman yetebilir ki? Kapı zilini duydun mu? Girdiğim kapıyla, çıktığım bir mi?
Arkamdan atılan bir kahkaha. Geceleri daha farklı.
Bu dünyaya ben bu evde geldim. Bu eve bu dünyada.
Kapıyı açsana.