ev hakkında kendimle diyalog
Ben bir yengecim
Yengecin evi de kabuğudur
Ben hakikaten yengecim
Yan yan yürüyüp uzun yoldan hedefime giderim.
Yola çıkana kadar bin kere düşünürüm
Çıkmaya karar verirsem eğer, illa sonuna kadar giderim.
Yolda türlü tehlikeli yaratıktan korunmak için kabuğuma sığınırım.
Dünyanın her yerinde, bütün sulak alanlarda yaşayabilirim
Kabuğum
büyük bir salon, yatak odası, yeterli büyüklükte mutfak,
bir banyo ve bir bahçeden oluşuyor.
Kabuğuma nasıl sığdırdım bu dayalı döşeli 90 metrekareyi inanamazsınız
İçindeki eşyalarımın da ruhu var,
her birinin kendine has bir karakteri…
Hepsi ayrı ayrı bir enerjiyi ifade eder
Aynı zamanda birbirleriyle de iletişim içindedirler.
Enerji enerjiyle çarpışınca kuvvet doğuyor
Ayaklarının üzerinde böylece kalabiliyorlar
Ya da doğuruyor, ölüyor
Eşyalar olmasa ev de olmaz,
Her şey bir bütün.
Ev içinde eşyalar varken ev
Ya Dünya,
okyanuslar, dağlar, insanlar, hayvanlar, araçlar, gereçler olmadan ev olur muydu?
Dünyayı düşündükçe
hüzün duyuyorum
İçinde bulunduğum toplumla, insanlıkla beraber çöküş yaşıyorum.
Neyse ki pasif aktivizm diye bir şey var
Pasif aktivist olmak bir şeyleri ucundan, dünyayı yakasından
aşağıya düşmesin diye tutmak benim için biraz
Sonuçta dönerek bir enerji oluşturuyor, ayakta tutuyor kendini
Her birimiz bir yerinden tutsak, aksamasına çeki düzen verdiririz
Yüzyıllardır o taşıyor bizi
Bizden öncekiler maşallah baya basmışlar üstüne dünyanın,
ezip durmuşlar
hiç bakım da yapmamışlar doğru düzgün
şansımıza bizim zamanımıza denk geldi
Ne yapalım düşmesine izin mi verelim?
Önce her şey fikirlerden başlıyor
Hitler bir yıkımdır dünya için
Yeşertmek yerine bi’de utanmadan yakmış yeryüzünü
Faşizm dünyanın ağaçlarını, gökyüzünün berraklığını, iyi niyetin saflığını
alıp götürmedi mi dünyadan,
Aklı geliştirmek doğayla ne kadar da ilişkili değil mi?
Bence uygarlığın içinde nefes alan çocukla
dağlarda nefes alan çocuk arasında fark var
Oksijen az gidiyor beyne medeniyette.
Dünya neyinizdir sizin?
Dünya sizin evinizse hadi buyrun
Ben daha önce de belirttiğim gibi pasif aktivistim
Dünya aziz aktivistlerin omuzlarının üstünde
Allah onları korusun
Bir şiir yazmaya halim yok
Halim yok işgalci yunusların
denizdeki hamsileri yok edip etmediğini düşünmeye
ama su
su çok önemli
o varsa eğer, evindesindir
su senin evindir
Ona muhtaç olduğum zamanların geleceğini düşününce deli oluyorum
istediğin an temiz su içememek
içinde limonların ve nanelerin olduğu,
sonra duş,
duş benim meditasyonum, ibadetim, negatif iyonum
sıcak ya da soğuk suya istediğim an
her an ulaşabilmek nasıl lütuftur böyle.
Herkes o taşın altına elini koyacak!
Magazin yayınlarında bile
dünyanın sonu geliyor mu diye konular tartışılıyor
Doğal yaşam ortamlarının, ekolojik oluşumların olduğu
uzakta ama dünyada bir yerleri konuşuyorlar.
Bir magazin programında bu konuşmaların ardından
hemen sorumuzun cevabını alalım diyerek
yayına Elon Musk’ı bağladılar
Arto Dalga Miami’de evi olan Türk İngilizcesiyle
bir soru sordu hattın diğer ucuna
Elon Musk’sa
Elon Musk Türkiye versiyonu aksanıyla
cevap verdikten sonra
telefonun ardındaki sesin Mustafa Topaloğlu olduğunu belirtmek için
alt yazı geçti reji
bir anda pembe, mor simli bulanık ekran
yerini mavi allı pullu parlaklığa bıraktı
gerisini hatırlamıyorum
kısa süreli beynim yandı
nerede olduğuma iyice baktım
duvarlarıma
tavanıma
beyaz tavanım çok iyi
rahatlatıcı
benden büyük benim çok katım
o yüzden iyi
ferah hissettiriyor
cam açık
dışarısı sessiz
bence kediler bile uyuyor tam şu anda
ama martılar yeni uyanıyor
bu saatte.
dünya diyorum
bana bakıyor
tekrar dünya diyorum
bana bakıyor
dünya
evim misin?
kendimi bir ucube gibi hissettiğim zamanlar oluyor
kabuğuma o zaman sımsıkı sarılıyorum
çaresizlik mi dersiniz
yok değil
çaresizlik daha büyük bir şey.
şey öznenin eş anlamlısıdır
özneler diyarında yaşıyorum
özneler tekil mi
tekil
ama tek değil.
Ben sadece kendimi arada bir attığım kör kuyularda sancı çekiyorum
sancılar kirlidir
Sarılmamak gerekir cahilliğin kibrine
Huyuna suyuna de ki “kendine gel kendine”
Allah mı sandın kendini bre
Bre hoyrat, bre sersem
böyle
davranıyorum kendime
ciğerim,
Kalbim,
burnum,
kirpiklerim
tırnaklarım
benim evim.
Duvarlarım, hareket halinde
kapım, sağır değil
aynalarım kör değil
ben yoksam kendimde bile
onlar yaşar benden çok benim evimde
Hepimiz biriz, bir kanın baş damlası
son damlası
tek bir vücut
vahdet-i vücut.
Ben yokken, uyuyorken, arkam dönükken
ne varsa görmediğim duymadığım bilmediğim
bana anlatırlar
daha doğrusu sadece akışı hissetmemi sağlarlar
ben anlamaz mıyım fırınımda pişen balığı
duymaz, görmez miyim sanıyorsun halinden kapağını açınca
benim eşyalarım benim arkadaşlarım
insan yalan söylüyor durmadan
eşyalar iyi ki konuşamıyor
Kimsenin olmasına gerek yok derdimi anlatmak için
sizin bildiğiniz anlamda kimse
eşyalar demedik mi şeydir, özne.
bağırırım, uzun uzun konuşurum
yakarırım
sarılırım
dört duvarda kıvranırım
gülerim,
bir Aliye Berger’le konuşurum
Bir İlhan Berk’le
resimler, mektuplar
kendilerini yaratanlar gibi fiziksel olarak yok olmazlar günün birinde
anın içinde yaşamaya devam eder
Ev de böyle bir yolculuk için elinden tutalım diye önümüze düşmedi mi?
Evime zorla giren kedi
ne işi var evimde yani
Zeyna zannederdim kendimi
adı önce mikrop
sonra mikro
sonra da Klee olan kediye kadar
Klee’nin adı Fransızca anahtar demekmiş
Biz bu ismi bilmeden verdik ona
penceremin görünmez kilidini açtı da girdi zaten
anlamalıydım bu işareti.
Ben ne diye tanımlarsam evimi
O’dur evim.
K- MA-
E- NE SANDALYENİN SA-
Dİ K- ÜS- NIN AL-
EN Dİ- TÜ- TIN DA
NDE YUVA YAPMIŞ.
YUVA DEDİĞİN EVDİR.
YUVANIN SİMASI, TEK BİR TANIMI, TEK BİR SAHİBİ YOKTUR.
YUVA BELLEKTİR.
BELLEK BEBEKLİKTEN GELİR.
HATTA BELKİ SÖZCÜKLER BİLE BAŞTAN ANLAMLANDIRILIR ONU ANLATIRKEN.
EVİM
YUVAM
DOĞDUĞUM, YAŞADIĞIM, YAŞAMAK İSTEDİĞİM YER
ANNEM
BABAM
YEMEKLERİM
TABAĞIM
DİLİM (HER İKİ ANLAMDA DA)
HER ŞEY
YAŞIYOR
HER ŞEY
YAŞIYOR SONSUZA DEK PARÇALANSA BİLE BENİMLE.
DÜNYA ALLAH’IN DA, BENİM DE VE TAŞIDIĞI HER ŞEYİN DE EVİ
CANLI CANSIZ AYRIMI SADECE
GÖZLERİMİZİN ESKİ BİR SÜRÜMÜ KULLANMASINDAN KAYNAKLANIYOR
HENÜZ BİR GÜNCELLEME GELMEDİ GÖZLE İLGİLİ İNSANLIĞA.
CANLI OLARAK GÖRDÜĞÜN DE
CANSIZ OLARAK GÖRDÜĞÜN DE
ENERJİDEN İBARET
ENERJİ, SU ŞİŞEMDE
SU ŞİŞEMİN İÇİNDEKİ SUYUN İÇİNDE
BENİM İÇİMDE
İNSAN VÜCUDUNUN YÜZDE 70’İ SUYMUŞ ZATEN
DÜNYANINDA YÜZDE 80’İ SU
SU=DÜNYA=EVİM
SU KADAR AZİZ OL DİYE BOŞUNA DEMEMİŞ, ATALARIM, YUVAM.
Gün artık 24 saat değil diye bir haber okudum
Dünyanın kendi çevresindeki dönüş hızı artmış
hakikaten de 24 saat değil
zaman, tüm gün boyunca aynı yerde, evimde olmama rağmen çabucak akıyor
hiçbir işe yetişilmiyor
Kesin 1-2 saat azaldı diye düşündüm ki,
Haberin devamında sadece yarım saniye bir azalma olduğunu
okudum.
Hay allah neyse.
Zaman=dünya=evim
Evim 23 saat 59 dakika yarım saniye
Dünyanın evim olduğunu düşünerek büyüdüm
Her yer benim, istersem her yere gidebilirim,
yaşayabilirim, evim diyebilirim
Bu jenerasyon icabı olabilir, bir de yengeçlikten
Hint okyanusu eğer ben oradaysam benim evimdir işte
Antarktika, orada yaşamayı hayal edersem…
şeyler olarak birbirimize yakınlaşınca
ben ne olarak hissediyorsam evimi, sözcükler bile yeniden anlamlandırılır sözlüğümde
Dünya şeylerin yakınlığıdır.
Bu da şeylerin dünyasında (dünya dediğimizde başka bir şey değildir)
dolaşacağız demektir.
Her Şey=Dünya=Evim.