etrafı saran güzellik tecrübesi
Heinrich ve Henriette
İki el ateşle
Mavi dağların arkasını, çayır iğnesi ile çay çiçeklerini
Uzayan kadife perdelerin nedenlerini çağırıyor
pliselerin arasına sıkışan piyano müziğini
Kargıdan bir sal karşıya yüzdürülmeyi deniyor
Verilen göl yüzeyini deniyor
Karşılamayı ben deniyorum
Geceler gündüzlerin ardında
Haz zekâtı paketliyorum
Bazı davranışlarımdan ötürü beni daha az seveceklere
Seninle benim arama giren dünyanın güzel uykuları
Gurdwaralardaki mutsuzluğu da çağır
Üzüntü içindeki milyonları
Sebepsizliği çağır
Asla ölmeyen şey nedir?
Toplumsal bir fenomendir
Egodur
Sen değildir
Gerçek benliğini bulma anıdır
Hiçtir
Kaçan fırsatlardır
Onluk sistemdir
Doğru olandır
Doğrusal bir omurgayla yalana bükülmeyendir
Yılan gibi kıvrılmayandır
Evdeki hesabı çarşıya uydurmaya çalışmayandır
Übermenschtir
Son romantiktir
Sonluluğun bitmezliğidir
Bir merhamet temsilidir
Kürek mahkûmudur
Kederini atan kaderini kucaklayandır
Gerçek başarının açık edilmeyen sırrıdır
Çiftçi ve buğdaydır
Çiftçisiz tarladır
Hazdır HAZ
O hazzı sana tattırmayandır
Onu sana dünyada buldurmayan güçtür
Aramanın potansiyelinde ileri geri gittiğin zavallı yaşamında
Onu aramakla nihayet bulacak ömründür
Ben hazzımı bulamam hazzım benden kaçmadıkça
Bizler sevinçten, minnetten, müteşekkirlikten
nâralar atan insanın
Soyundan gelme değiliz
Kimindir yolunu ateşleyenin kıvılcımı
Kimin eline bakanın tek kalışındaki ıstırap deneyimi
Seni çekip çevirmezler
Kimindir çevirdiğin el
Yalnız senin
Yalnızlığın tek senindir
Seni, yaşamını toparlayanın gölgesinde tutmazlar
O, günlük mükemmeliyet meşguliyetinde
Kapısının üstüne en muntazam biçimde
‘başlangıcı yanlış olanın sonu doğru olmaz’ yazdırıyordu