bedenden yontma devri
uçları keskinleşmiş binalar
bedenden yontma devri
kime dokunur,
kime dokunur geceleri gündüzleri yoğun insan bulutuna yapışmış
halleriyle baktığında onlara görüş mesafesinden,
uzaktan saçının perçeminin önünde birikmişler
ne haneler diz boyu çocukluktan
diz boyu yaşlılığa çürütür bedenleri
hanesiz çürüme, daha yakın değil mi bedene
kendi hanesinin içinde yer değiştiren hanelerin
yıllar boyu birbirine bağlı hanelerine kendi hanemizde dokunduğumuzda
kaç ömür eskitmiş olacağız
her hanenin kuyruğu içine kaçmış,
sürünerek geldik
benim kayıplarım yüreğimin bir yerlerine gömdüklerim
önce uyanırım uykudan, her sabah
önce uyanırım, uykudan her sabah
önce, uyanırım uykudan her sabah
geçmiş düşlerimi unuturum
sahte Luciferler
her gün vitrine bakan yüzler
eskirtir rağmenlerini yatağın altında
tüm dinlerin eskimişliği
rahatça yataklarında uyur
mekanlar sürgün kendi problemlerinde
mevsimleri kendi tabularında eskitir
soru ne
iki ses arasındaki boşluğu çok önemsiyorum
mesafeleri
bakışları
duraksamadan duraksayış anlarını
anların donmasını
sessizce..
bir sesle uyanmak..
bu sabah yoldan aşağı yürüdüğümde
hangi evin kapısını sildim adımımla
kirli kirli ev önlerini
iş faslı
ilişkilerin hayatı
dün sesi çoktu
bu hayalkırıklılığın
işin aslı
bir adım sonra dışarı çıkıyorum
ayrılmam gerek yüreğimden bin parça
kapı kapanıyor
yüreğimin sesini duyuyorum
o sesi ben öldüremem
her gün o kapıdan geçiyorum
kapatmadan önce açıyorum
kapı kapanmaya
ben, beden açmaya meyilli
bedenden yontma devri
eve bir direnç gibi gelse de bu dizeler
sadece şaşırtmak yolunu
ev dediğini bin daha düşünme ki
o dala sahiplenmeden çömelmek
ve durmak bir süre
yoksa tüm o yangınlar
ve yerle bir olanlar altında
senin kurduğunu sandığın düzen dışarıdan hallice imâ