Rebecca Solnit’le açılan bir yok olma denemesi
“pain serves a purpose. without it you are in danger. what
you cannot feel you cannot take care.”^
Rebecca Solnit
tehlike deyince ilk akla gelen. kaybolmanın kendisi. ilk okuduğum “kaybolma kılavuzu”.
şimdi önümde açılan gözümü kısan başka vaha: “yokluğumdan aklımda kalanlar”. Solnit’e bir
yürüyüş mesafesi. korkmasam. acı geçti diyeceğim. gözüm. retinasal düzende. bir yerden bir yere yürüyor gibi. Solnit’in söylediğine uyarlanarak: “aklın, aynı ayaklar gibi saatte 3 mil yürüdüğünden şüphe ediyorum.” ayakların uyuşması peki. başka tehlike. sızlandığım doğru.
onun baktığı yere baktım. yoktu. illüzyonun nesi tehlikeli. bir müzenin* çıkardığı ses çıtken:
sonsuzluk odası ve sis düdükleri
duvar yerine ayna. sonsuzluk yanılsaması. ayna hafızadan çekiliyor. bir uyarı olarak sis düdüğü.
oraya bakın diyor. orada siyahların yaşadığı bir mahalle. “bir arabadan ateş açılması sonucu ölen ergen yaştaki çocuklarının cenazesi.” tehlike yerini korkuya fırlatmıştır.
korkuda yok olma
basit korku diye bir şey var. “.. korktuğumuz nesne sadece karşımızda ya da önümüzde değildir, ayrıca gelecekte beklenilen bir acı olarak bizi..”
Heidegger, korkunun, yaklaşmakta olan nesnenin yokluğunda hissedildiğini söylüyor.
endişenin tık. hiçbir yerde olması. egonun tehlike karşısında geliştirdiği savunma mekanizmaları gibi işleyebilen. yatay korku ya da dikey korku. tercih yapmak zor.
“EN AZ TEHLİKEDE OLANLAR, EN ÇOK KORKANLARDIR”a çıkan bir patika yol. korku ekonomiyse.
hareketler sınırlanmıştır.
“yüzyıllarca yaşadım, yokluk ile dilimi damağımda
esaslı bir kanıt gibi bastırarak
yokluk ile diyorum orada bambaşka duyuluyor”(Selcan Peksan)
yokluğun sıklığı. bir bahçe korkudan arınmış. bir köşesinde taş ocak. bir köşesinde kapalı kuyu. ilerleyen tadilat. kolların uyuşması. tehlike boyunda. bantlanmış ayva ağacı. göz yanılsaması. optik illüzyon.
kanizsa üçgeni ve kaybolma numaraları
beyaz üçgeni algıladım. var değildi. beynin bütünlemeye ihtiyacı vardı. sadece olan buydu. ürkmedim.
“ağzım uzun aralıklarla biçim bulmuş
çünkü uslu bir çocuktum ben.” (Monica Papi)
ne zaman uslu duysam korkuyla çeliniyor aklım. hep “EN ÇOK KORKMUŞ OLAN, EN USLULARDIR” gibi hissediyorum.
“en gaddarca geleneksel biçimiyle kadınlık sürekli bir ortadan kaybolma numarasıdır, erkeklere daha
fazla yer açmak için silinmek, sessiz kalmaktır, erkeğin olduğu yerde varlığınız saldırganlık, yokluğunuz
zarif bir itaat kabul edilir.”
bir hologramın kastettiğiyle bizim kastettiğimiz aynı olmayabilir.
bir var illüzyonu. yoklukta. peki fırtınadan korkar mısınız? tehlike geçinceye kadar ailecek okunan
fırtına duası. fırtınayı üç boyutlu görmek mümkün müdür?
stereogram ve enkaza dalmak
kaybolmak bulunma arzusunun yanında oturuyor. başını çevirdiğinde gördüğü bir stereogram. resim içinde resim. “SAKLANMAK ZEVKLİ AMA BULUNAMAMAK BİR FELAKET” demiyor muydu
Winnicot? boğazım ağrıyor, yutkunmam güç.
“gezip dolaşmayla, bilinmeze açılmayla, şeylerin özündeki asli gizemi kabullenmeyle ve kayıpla ilgili
fikirlerin daha da derinlerine dalmak için Kaybolma Kılavuzu’nu yazdım.”
çiçek dürbünü ve insanın bir sesinin olması
“insanın bir sesinin olması konusunda üç önemli unsur vardır: İşitilebilirlik, sözüne güvenilirlik ve önem.” bir çiçek dürbünü*. sesi tutar mı ya bir ötekini?
*bir çiçek dürbünü yapmak için kenar boyları 1/3 oranlı, dikdörtgen biçimli üç ayna, ince, saydam bir kağıt veya naylon parçası, yapışkan bant, makas, karton, kalem ve küçük parçacıklara bölünmüş çok sayıda renkli kâğıt, boncuk, cam kırığı ya da buna benzeyen materyaller gerekir.
“ötekileri varlık sahamızda bir tehlike olarak gördüğümüz alanlarda, kendimiz ve ötekiler arasındaki,
toplumlar arasındaki sınırların müzakeresinde, nefret varlığını gösterir.”
bu noktada bir Beuchet Sandalyesi’nin işlevi olabilir mi?
bir Beuchet Sandalyesi ile kastedilen bizim anladığımızdan farklı olabilir. büyüklük illüzyonu. küçüklükte. küçüklük illüzyonu büyüklükte. kısılan duygular mıdır?
can yelekleri ve sonsuzluk tüneli
“size hasar vermiş bir şeye doğru ya da o şeyden uzağa doğru veya onun etrafında hareket ederseniz
yahut biri veya bir şey sizi geri getirir; çıkışta ayak bastığınız merdivenin şelaleye dönüşmesine benzeyen
zamandaki o patinaj, travmanın ve travmanın zaman algısının düzensizliğidir.”
bir can yeleği ile sonsuzluk tünelini birbiriyle ilişkilendirebilmek için yoğun kaygılara sahip olmanız
gerekebilir. çözüm ile çözümsüzlüğün kesiştiği bir yer. dipsiz kuyu bir yanılsamadır.
^”bir amacı vardır acının. onsuz tehlikedesin. hissetmediğin
şeyin çaresi olamazsın.”
Rebecca Solnit
çeviren: Defne Sandalcı
DİP AKINTILAR
1. Yokluğumdan Aklımda Kalanlar, Rebecca Solnit, Minotor Kitap, 2021, çeviren: Seda Çıngay Mellor
2. Duyguların Kültürel Politikası, Sara Ahmed, Sel Yayıncılık, Queer Düş’ün Serisi, 2015
çeviren: Sultan komut
3. Korku ve Kaygı, Hoimar von Ditfurth (Tartışmayı Düzenleyen), Metis Yayınları, 1991, Almanca’dan çeviren: Nasuh Barın
4. Raz, Monica Papi, Mayıs Yayınları, 2015
5. bitki kökleri, insan avı, Selcan Peksan, Everest, 2021
*https://museumofillusions.com.tr/home/
** https://tr.wikipedia.org/wiki/Çiçek_dürbünü