neonumu söndürmeye niyetli
zorbalıktan çıkmış bir çocukluk kavgası,
üç günahsızın, dolunayda habis varlığa çağrısı,
harabelerin nasıl iyileştirileceğinin en doğru bilgisi,
böyle hışır ve serseri şeylerle dolu içi.
kuyu bil kuytu bil istediğin kadar,
sanma ki saklanmaya yarar,
lahzada görür yine etimin ardını.
iri dudaklarını gölgeler,
kapkara bıyıkları.
göğe en fazla üç soru sormayı öğrenmiş doğduğu yerde,
ve öyle güzel bilmezden gelir ki dilimi,
cevapları sözlüğe baktırır ha bire.
saydamlığımın yüzüne güler,
arkasından tekerleme söyler.
hava mıydım cıva mıydım?
neye benzerdim acaba onun gözünde?
tüm çiçeklerin adlarını merak eder.
onların arasında uyur, uyanır ve yemek yer.
önce yolundaki glayölü, ıtırı, aslanağzını bir gör.
göksel yanlarının devamlılığı için besler vicdanını,
kırmızı meyvelerle.
üç yaz borçludur bu arada bana,
kirazıyla birlikte.
ama yalnızken neden ya karanlıkta ya loş ışıkta oturduğunu,
şimdi anladım daha iyi.
ne kadar az denk gelirse kendine, o kadar iyi.