IX

AHSEN KÜÇÜKİKİZ

eylemler
nasıl da etrafımızda çepeçevreler
sağımda, solumda, üstlerine bastığım
parmağımla çatalımın temasında dans ederler
bakmam nasıl da silik
nasıl da keskin bir sis bu

nereye çarptığımı bilmediğim morluklardayım
rengini nereden aldığını bilmediğim morluklar
dizimin arkasında saklıyorlar büyüklü küçüklü varlıklarını
dallarıma konmuş kuşlar gibi morluklar

yazlıklarımızı çıkardıktan sonra deriz ki
cebimden çıktı bu taş
acaba nereden aldım, hatırlamıyorum
gerçeğin gerçek olarak görünen şeyin arkasındaki bir atmosfer olduğunu düşündüğümde her şey sahteyse her şey yok olsun diyorum
canım her şeyin yok olmasını çekiyor
her şey yok olsa, silikten tamamen boşluğa geçsem ne olur?
gitsem geri gelmesem?
yani bir şeyi yaparken
diyelim ki yapmayı bırakmadan yapmaya devam etsem ve durmasam ne olur?
birini döverken devam ettiğinde karşı taraf ölüyor
bağırmaya başlasam ve hiç durmasam ne olur?
oksijen alamamak / oksijensiz kalmak
kesintisiz bağırma eylemi yüzünden ve ses dışarı verilirken nefes alınamadığından ciğerlerin oksijensiz kalması böyle bir şey mümkün müdür?

ya da yürümeye başlasam ve hiç durmasam?
nihal koştuğunda durmasa son noktada nerede olur?
düşünsenize bunu yapacağını söylüyor nihal
normalde mesela zaten çoğu sabah çıktığı için kalktığımızda koşuda olabilir
basic bir şey bu bizim için
ama o sabah nihal kalksa ve bize sarılsa giderken
ve dese ki, ben bugün koşarken hiç durmayacağım
koşarken buraya tekrar gelmemi hep birlikte dileyebiliriz elbette
ama nereye koşacağımı bilmiyorum
nihal için önemli bir gün

sonra bir anda ısınmaya başlasa yerinde
yüzünde gülümseme yayılır
derken arkasını dönüp koşmaya başlasa
böyle bir dostluk, ufakta nihalin yüzünü ışığa dönüp koşmasıyla bitse
onu en son ışığa doğru koşarken görmüş olsak
ışığın içinde kaybolmasını, güneşi doğuşunu izlemek gibi
gölgesi gün batarken nereye vuracak?
nihal geri gelebilir, sadece istemesi lazım
nihal eve dönmenin yolunu bulabilecek yaşta
eve dönmenin yolları kitabı
alejandro zambro, sevgiler

fakat yazarlar ve dolayısı ile yazmak demişken dün onları düşündüm işte ve dedim ki insanların yazmaya devam ettiği bir dünya yeterince mutlu değildir o yüzden dünya tarihinin bugününe baktığımızda görünüyor ki iyi bir yere gitmiyoruz ama belki de o mutlu dünya içindir bu yokuşların sebebi
o mutlu dünya için bu yokuşlar dik oluyordur
daha dik, daha dik, daha dik
yokuşlar var
giderek dikleşen yokuşlar
kan dolu yokuşlar
savaş mahalli yokuşlar
cesetlerin üzerine tutunarak tırmandığımız bir dağ artık bu yokuş bile değil işte yine orada
bazen her şeyin göğü işaret ettiği gerçeği

tüm enerjimiz sürtünme kuvvetine gittiğinden
bu sürtüşmelerin hızımızı kesmesi yakın
her şeyin durması yakın
yokuşlar bir anda erimeye başlayacak
aşağıya doğru yayılarak düzleşecek
bu hepimizi çok duygulandıracak tabi ki
onca öykünme ve doğum
ışık, ışık, ışık, ışık, ışık
durmaya olan özlemimiz ve heyecanımızla
durduğumuz için mutlu olan kalbimiz
gözlerimizle atmaya başlayacak
kalbimiz öldüğümüz zaman çıkardığı sesi bir bedenle çevrelemeyecek bir ses olacak önce, sonra kesilecek
sonra kesilmenin kendi sesinde ses olacağız
çünkü asıl konuşmayı bıraktığımızda ses çıkarmaya başlayacağız
gerçek ışıkla ışığı gördüğümüzde
ışık kendini gösterdiğinde hissedeceğimiz titreşimin sesi
düşler, düşlerimiz
düşmek
düşmenin o hafif çekiciliği ve çekilmek
çekildiğin yerlere koş nihal!
çekildiğin yerlere
her şeyimizi alsınlar, her şeyimizi atalım
o odaya girip bak her şeyi atarım
ama işte konu bazen hiçbir derinlik açıklamasına bile gereksinim duymayacak kadar basit çekilemediklerimiz
ben de isterim çekilmek
çekilmenin her türlüsünü severim
beni her türlüsüne çekin
çekilmek güzel
kollarımdan bacaklarımdan tutup çekin
havamı onayla
havamı gör
parmaklarım parmaklarım
parmaklarımdan çek
içine çekilmek
içinde hiçbir şeyin olmadığı bir zihin hediye edilmesini istiyorum yaş günümde

bu sabah uyandığımda doğum günümde bir kaza geçirdiğimi
fiziksel hiçbir problemimin olmamasını
ama zihnimdeki her şeyin silindiğini düşündüm
journey’deki votkalı penneden artık haberim yok

evinin neresi olduğunu bilmemek nasıl bir his olur?
insanın evsiz kaldığında hüzünlendiği şey evinin olmaması mı yoksa hafızasındaki o bildiği ev anıları mı?
belki de o iyi-kötü diye ayırmayacak

kenara çekilmek
öteye çekilmek
göğe çekilmek
bir anda çekilmek
geriye çekil
dünya geriye çekiliyor gözlüklerimi taktığımda
az öteye çekil

ben de bir öyle diyorum bir böyle doğrusu ben de bir acayibim
sonra da diyorum ki en gerçek şey yalnız olduğumuzdur