hayatboyu

SEVİNÇ ÇALHANOĞLU

gökyüzü akılalmaz grilikte.

 

para eden bir sanatla bulmalı dağın arkasını.

 

yazarken yazılmaya devam eden yazılmayı kabul gören

yazılmayı hak etmeyen yazık sözcükler de eksilecek.

 

iki çocuğum olacak ve onlara iki farklı isim vereceğim

biri bahçede ateşle oynarken hepimizi ateşe verecek

ateşi merkezileştirmesini bilmemesi benim suçum olacak.

 

ikincisinin olayların sıralamasına dair bir fikri yok,

onu da ben yetiştirdim.

 

vergilenerek boş durak, boş ahşap

ev terliği vergisi, kış kozalak vergisiyle

azalan şeyler kadar kriptopik tektonik anakronik 

 

ne kadar yetiştirebildiysem.

 

başkasının toprağından yükselen parıltıyla ısınmayı denedik.

kontrollü yeryüzü hakimiyeti sınırdışılık

mânâ arayan bir aile babası yoktu.

zamanın artık çoğul çekilemeyeceği

düşlerine şahit bulmadan bir ölçü birimi

yaşananların ötesinde layk tek kazanımdı.

 

bir tam daire yok. öyle bir yer yok.

ortak bir noktada karar kılınmadıkça

sorunlu sayısı arttı

(birbiriyle sorunu olan taraflardan herbirine sorunlu denecek.)

 

yanlış hareketin izleyicisi oldum.

 

kafamı dışarı çıkardığımda 

bana evin başka çıkış kapısı var mı diye sordu.

aşı olurken de böyle bir soru sorulmuştu

olmadık sorular bir anda sorular olmadık sorular.

hamile kalmayı düşünüyor musunuz

ana rahminden yeni çıktım diyemiyorum

Venüs ile Uranüs’ün kavuştuğu açıda,

cumartesine denk geliyordu, akşam saatleri

doğurmamı nasıl beklersiniz!

 

ana rahmi ingilizcede istediğim anlama gelmiyor.

ingilizcede birçok şey istediğim anlama gelmiyor.

herkes aç ve her şey tek kullanımlık.

basit gibi görünen şeyler çabuk unutuluyor.

türkçe biriktikçe

onu dilimde yalanacak bir sözcük gibi tutamıyorum.

bir şeyi çevirecek olsam önce zıt anlamlısı zihnimde

duygusal boşluklar yaratıyor.

 

kadın sırtımı okşuyor

doğuramayacağımın farkında

iyi herhangi bir fikir bile.

beni uyarıyor

kapının üstündeki exit tabelasından

gözlerimi ayırmamam için

hayatboyu.

 

gökyüzü akılalmaz birikimde.

iskeletim bulunsa akvaryumda

dağın arkasında bekliyor olurdum.

bir şeylerin dinmesi için dindirilmesi ve türleri geri kazanmak

hâlimiz olduğunda kendimi tarçına yatırıp

tarçınlayabilirim.