başka gözenekler açılır
1
Yorulduğunda kafasının içerisindeki odanın ortasından dışarıya doğru bir balkon uzar. Aşağıdan gözlüklü insanlar geçer. Gürültü patırtı. Yukarı kadar çıkan ses bulutu gölge eder odanın bir yanını.
Vücut kendisini iyileştirmeyi bal gibi bilir ama zamanlaması her seferinde tutmaz. Üzerine bastığı taşların ısısına bağlı olarak bir ihtimal iyileşmemeye karar verebilir, inat edip tartışmayı seçebilir. Kendi bünyesinin muhtemel sonlarından birine doğru.
2
Şekli ile bu kadar sık karşılaşmıyor olsa; duş başlığında, tabloların cam yansımalarının aydınlığı veya zihninde, giyinik ya da soyunmuş formlarda, oyun kendi aksini seyircinin gözünde yakalayan oyuncunun üzerindeki etkisini kaybederdi.
3
Tam da hayat — bir versiyonda dışarıda bir motor çalıştırılır, o ana kadar küçücük karanlık bir lekeden ibarettir, tam da o anda odadaki bekleyiş, işte tam da onun için renklenirim.
Zaman saf renklerden tertip edilebilir. Beklentilerimiz saçımız gibi beyazlamaz. Dışarıdaki şehir bir dolu itina ve avuntuyu yüzüne çarpa çarpa sunar. Sessiz harfleri hatırlatır.
Bana yukarıdan şehri anlatmandan aylar sonra adımlarımı atmaya başladığımda bıraktığım yerde değildi.
Not: Bu şiir 2010 civarında yazılmış New York Impressions isimli İngilizce bir seri şiirin bir bölümü Türkçe’ye çevirilirken ortaya çıktı. Çevirinin dönüştürücü bir yazma edimi ve geriye dönük bir düzenleme olarak işleyen mekanizmasını, iki dil arasındaki olanak ve sınırları itiştirirken düşünmeye nasıl devam edebiliriz?